Kurs Ücretlerimiz / Course Fees

SPOR DİSİPLİNİ NEDİR?

🎾Novak Djokovic: "Ne kadar mı disiplinliyim? 🎾

Ocak 2012'de Avustralya Açık finalinde Nadal'ı yendim. Beş saat elli üç dakika süren bu maç, Avustralya Açık tarihinin en uzun süren maçıydı ve Açık Dönem'in en uzun süren tek erkekler Grand Slam finaliydi. Birçok yorumcu bunu gelmiş geçmiş en iyi tenis maçı olarak değerlendirmişti. Kazandıktan sonra soyunma odasına oturdum. Yalnızca tek bir şey istiyordum. Çikolata yemek. 2010 yazından beri ağzıma bile sürmemiştim. Miljan (Amanovic) bana bir tablet çikolata getirdi. Küçücük bir kareyi kırıp ağzıma attım. Dilimin üzerinde erittim. Kendime en fazla bu kadarına izin veriyordum. Bir numara olmam için yapılması gereken buydu."

Şimdi yaşının önemi olmadan bizim tenisçilere en son ne zaman şekerli içecek içtiklerini, şeker ya da çikolata yediklerini, fast food dükkanını ziyaret ettiklerini sorun bakalım ne diyecekler? 

ATP Rankings : 13 August 2018 :

1- Rafael Nadal 10220
2- Roger Federer 6480
3- Juan Martin del Potro 5410
4- Alexander Zverev 4845
5- Grigor Dimitrov 4700
6- Kevin Anderson 4535
7- Marin Cilic 4085
8- Dominic Thiem 3665
9- John Isner 3570
10- Novak Djokovic 3445

ATP Rankings : 10 September 2018:

1- Rafael Nadal 8760
2- Roger Federer 6900
3- Novak Djokovic 6445
4- Juan Martin Del Potro 5925
5- Alexander Zverev 4890
6- Marin Cilic 4715
7- Grigor Dimitrov 3755
8- Dominic Thiem 3665
9- Kevin Anderson 3595
10- John Isner 3470

TENİSÇİLER NEDEN Mİ MUZ TÜKETMELİ ?
MUTLU EDER
Muz yemek sizi gerçekten mutlu eder. Bunun nedeni serotonin isimli doğal kimyasalın salgılanmasına destek olması, beyni adeta serotonine boğup mutluluk sarhoşu haline getirmesi. Yüksek miktarda serotonin beyne sadece iyilik hissi, keyif ve mutluluk da vermez, aynı zamanda daha iyi iletişim kurmanızı, daha hızlı düşünmenizi, daha kolay konsantre olmanızı, daha çabuk karar vermenizi sağlar.
Tenis şampiyonalarında dünyaca ünlü tenisçilerin maç aralarındaki kısa dinlenmeleri ‘yarım muz’ ile değerlendirmelerinin nedeni de yalnızca muzun ve özellikle de içindeki potasyumun sağladığı hızlı enerji değil, çabuk karar vermeye, konsantrasyona yaptığı olağanüstü katkıdır. Tabii bir de sağladığı iyilik ve mutluluk hissi…

TANSİYONU DENGELER

Muzun sağlık yararlarına gelince… Muzu sağlıklı meyvelerin başköşesine yerleştiren temel özelliklerinden biri bilinen en güçlü potasyum depolarından biri olması. Bir muzda ortalama 400-450 mg civarında potasyum vardır. Potasyum her şeyden önce en önemli yaşamsal minerallerden biri. Tansiyonu düşürmede, dengelemede son derece önemli görevler üstlenir. Yakın zamanda yapılan bir çalışma günde iki muz tüketen hafif hipertansiyonluların çoğunda tansiyonun ilaç kullanmadan bile ayarlanabileceği gösterildi. Potasyumdan zengin olma özelliği muzu kalbi aritmilerden koruma, kas güçsüzlüğünü azaltma, kas-sinir ilişkisini iyileştirme gibi özelliklerle de taçlandırır. Hipertansiyon konusundaki olumlu katkısı da çok önemli bir nokta. Potasyumdan zengin bir meyve olması güçlü bir kemik yapısına da sahip olmanızı garanti eder. Çünkü güçlü bir iskelet sistemine sahip olmak sadece kalsiyum ve D vitaminine bağlı bir durum değildir. Güçlü kemikler için potasyum da gerekir.
Muzda pek çok vitamin de var. Ama özellikle bol bulunan vitaminlerin başında B6 geliyor. Bilindiği gibi B6 vitamini sinir sisteminin sağlığı özellikle strese karşı mücadelesi için çok önemli bir doğal madde.

STRESİN DÜŞMANI

İşte bu nedenle ‘Strese karşı muz’ formülü son derece mantıklı ve etkili bir çözüm. Sabahla öğle aralığında tüketeceğiniz bir muzla daha keyifli, sakin ve stressiz bir gün geçireceğinize emin olabilirsiniz. Muzun yorgunluğu ve sinir zafiyetini giderdiğini de bir kenara not edelim. B6 vitamininden zengin yapısı muzu özellikle bazı kanserlere karşı korunmada da önemli doğal bir güç haline getiriyor. Özellikle kalın bağırsak ve rektumda oluşan kanserlerle böbrek kanserine karşı korunmada muz oldukça etkili bir kalkan. Bir araştırma, haftada dört muz tüketenlerde böbrek kanseri riskinin yarı yarıya düştüğünü, bir başka araştırma da B6 vitamininden zengin beslenmenin kalın bağırsak ve rektum kanseri olasılığını neredeyse yüzde 25’e yakın bir oranda azalttığını gösteriyor.

BAĞIRSAK DOSTUDUR

Muzun daha pek çok marifetleri var. İsterseniz onları da sıralayalım. Muz, posadan zengin yapısı nedeniyle de önemli bir meyve. Bağırsak fonksiyonlarını dengeliyor. Kabızlığa da, ishale de iyi geliyor. Ayrıca bağırsağın probiyotik gücünü de artırdığı için bağışıklık sistemini de güçlendirdiği biliniyor. Muzda B1 vitamininin C, D ve E vitaminlerinin ayrıca folik asitin de bulunduğu belirlenmiş. Çok fazla olmasa da diğer meyvelerle karşılaştırıldığında demir ve magnezyumdan da zengin bir yapısı var. Yani vitamin ve mineral muhtevası çoğu meyveyle karşılaştırıldığında oldukça fazla.
Muzun ‘midevi’ yararları olduğu da biliniyor. Reflüsü, ülseri olanlara özellikle ara öğünlerde muz tavsiye ediliyor. Yararları saymakla bitmiyor değil mi… Muz, bitkisel protein bakımından da güçlü bir meyve…
Son bir not daha: Çoğu erkek, muzun cinsel gücü artırdığı da düşünüyor!

AKLINIZDA OLSUN

Yorgunluğu azaltır

İsterseniz şunları da bir kenara not edin: Muz kalbi daha düzenli çalıştırıyor. Yorgunlukla mücadelede çok etkili bir meyve. Bu özelliğinin de potasyum ve magnezyumla B6 vitamininden zengin oluşuyla ilgili olduğu düşünülüyor. Uykusuzluk sorunu için de muzdan faydalanmak mümkün. Akşam yemeğiyle uyku arasındaki ara öğününüzü özellikle uykusuzluk sorununuz varsa orta boy bir muzla değerlendirmenizi tavsiye ederim. Bu da muhtemelen potasyum ve magnezyumdan zengin olmasına bağlı bir özellik.

LET'S LEARN THE TENNIS GAME RULES/TENİSTE OYUN KURALLARINI ÖĞRENELİM 

Teniste, servis atan ve servis karşılayan olmak üzere 2 başlangıç pozisyonu vardır.

Servis atan kişi oyuna, orta çizginin sağından atacağı servislerle başlar. Karşılayan kişi de çapraz şekilde durarak servisi karşılar. Servisteki temel kural, topun fileye değmeden karşı kutuya en fazla iki denemede isabet ettirilmesi, (fileye değip düşerse 'let' olur) ve oyuna sokulmasıdır. Oyuncu bunu yapamadığı takdirde "çift hata" yapmış olur ve puanı kaybeder.

Oyun esnasındaki temel kural ise topu filenin üzerinden veya etrafından geçirip, karşı kort sınırları içine düşürmek ve rakibin topa yetişememesi, yetişip de içeri düşürememesi gibi durumları beklemektir.

Oyunun sonuçlanması durumunda da servis atan oyuncu artık karşılayan, karşılayan oyuncu da artık servis atan sporcu konumundadır. Setlerin başındaki ilk oyun ve sonrasındaki her 2 oyunda bir, oyuncular yer değiştirmektedir.

Puan:

Teniste Puanlama Sistemi aşağıdaki şekildedir.

Top rakibin sahasına attıldıktan sonra;

Rakip topa vurmadan, top bir defadan daha fazla sekerse,

Rakip topa vuramaz ise,

Rakip topa vursa dahi topu dışarı atarsa,

Rakip topa vursa dahi top fileye takılır ve kendi sahasına düşerse,

Rakip topa vurduktan sonra (topu rakibin sahasına geçse dahi), rakibin raketi fileyi geçer ise,

Rakip topa vururken (topu rakip sahaya gönderse dahi), top rakibin raketine bir kereden fazla değer yada vücuduna değer ise;

Rakip puan kaybeder.

Maç:

Üç setlik maçlarda iki seti alan oyuncu, beş setlik maçlarda ise üç seti alan oyuncu kazanır.

Set:

Bir seti kazanmak için, oyuncunun en az altı oyunu en az iki farkla kazanması gerekir (6-0, 6-1, 6-2, 6-3, 6-4 gibi).

Ancak oyun 5-5 olursa, herhangi bir oyuncu iki oyun fark yapana kadar set uzar (7-5, 8-6, 9-7, gibi).

Bazı turnuvalarda "tie-break" kuralı uygulanır. "Tie-break" kuralı, yani bağı bozma, set 6-6 olunca uygulanır. "Tie-break" özel bir oyundur.

Oyun:

Oyun 0-0 olarak başlar. Herhangi bir tarafın ilk aldığı puana "15", ikinci aldığı puan "30", üçüncü aldığı puana "40" denir. Taraflardan biri dördüncü puanı aldığında diğer taraf iki ya da daha az puan aldı ise oyun olur.

Eğer bir taraf üçüncü puana ulaştığında, dördüncü puanı alamadan diğer taraf da üçüncü puana ulaşırsa "berabere" tenis terimi ile "deuce (düs)" olur. Oyun berabere olduktan sonra ilk puanı alan taraf için "avantaj" olur. "Avantaj" olan taraf, diğer taraf puan almadan bir puan daha alırsa (yani "berabere" olduktan sonra üst üste iki puan) oyun olur. "Avantaj" olan taraf, ilk puanı kaybeder ise tekrar "berabere" olur.

Hakem puanları sayarken ilk olarak servis atanın puanını söyler. Örneğin servis atan ilk iki puanı kaybetti ise "0-30" olur. Üçüncü puanı alırsa "15-30" olur. Dördüncü puanı alırsa "30-30" olur. Beşinci puanı alırsa "40-30" olur. Altıncı puanı da alırsa oyun olur.

Bu örnekte servis atan altıncı puanı alamasa idi "40-40" yani "berabere olacaktı. Karşılayan yedinci puanı alırsa "avantaj" karşılayan da olur. Sekizinci puanı da karşılayan alırsa oyun olur ya da alamaz ise tekrar "berabere" olur.

Servis Atışları:

Oyun taraflardan birinin servis atışıyla başlar. Servis atma sırası oyun boyunca karşılıklı olarak yer değiştirir.

Servis kullanan oyuncu atışını arka çizginin gerisinde yapmalıdır. Her oyunda ilk servis, merkez çizgisinin sağından kullanılır ve rakip sahanın solundaki servis alanına atılır. İkinci servis, merkez çizgisinin solundan kullanılır ve rakip sahanın sağındaki servis alanına atılır.

Daha sonra sırası ile sağdan ve soldan, oyun bitene kadar servis atılır. Oyuncular servisi overarm ve underarm olmak üzere iki şekilde kullanabilirler.

Servis Hatası:

Eğer servis kullanan oyuncu;

Topu atması gereken servis alanına atamaz ise ,

Topu filelere takar ise,

Topu atması gereken servis alanına atmadan sahada başka bir yere atarsa,

bu bir hata sayılır ve oyuncu ikinci servis hakkını kullanır.

İlk yada ikinci servis ağa çarpıp rakip oyuncunun atılması gereken servis alanına düşerse bu "net" sayılır ve oyuncu ilk yada ikinci servis atışını tekrarlar.

Servisler hariç top, ağa çarpıp rakip sahaya düşerse ve rakip topu kurallar dahilinde karşılayamaz ise bu bir sayı sayılır.

Çift Hata: 

Servis atışı esnasında, aynı sayıda, iki kere servis hatası yapan "Çift Hata" yapmış olur ve o puanı kaybeder.

 BEST EFFORT...
Sene 1998.
17 yaşındaki genç yıldız iki büyük turnuvada kendini gösterdikten sonra bir Satellite serisine katılır ve kendini bir anda kötü bir senaryonun oyuncusu gibi hisseder ! Daha geçen hafta dünyanın en önemli oyuncularından biriyle maç yapmış, müthiş bir organizasyonda 9000 seyircinin önünde oynamış, hakkında medyada haberler çıkmış, televizyonlardan naklen yüzbinlerce insan kendisini izlemiştir. Dahası, dünyanın en büyük menejerlik şirketi IMG ile sözleşme imzalamış, Nike ve Wilson sponsorluk yapmak için kapısını aşındırmıştır. Fakat şimdi kendini bir anda küçük bir kasabanın önemsiz bir Satellite turnuvasında, seyircisiz eski bir merkez kortta buluverdi. Planlı ve oynamak zorunda olduğu için oynuyordu. Yoksa onun gibi bir yıldızın burada ne işi vardı ! Maçlarda çizgi hakemi bile yoktu. Top toplayan çocuklar da yoktu tabii. Henüz ülkenin 6 no.lu oyuncusuydu ama gelecek onundu. İlk tur maçında adeta kültür şoku yaşadı. Maça olan bütün ilgisini kaybetti. Turnuvanın başhakeminin gözünden kaçmadı bu durum.
"Maçtan tamamen kopuktu. Kortta ilgisiz dolaşıyordu. Her oyunda 2 çift hata ile oynuyordu."
Maçı ülkenin 11 no.lu oyuncusuna 76 62 kaybetti ve kaçar gibi çıktı hem korttan hem kulüpten.
Turnuvanın başhakemi "Best Effort" kuralını ihlal ettiği için kendisine $100 ceza kesti. Çünkü profesyonel oyuncular maça çıktıklarında ellerinden gelenin en iyisini maça yansıtmak zorundadır. Öncelikle rakibe saygı bunu gerektirir.
"Aslında maçın ortasında kendisini ihraç edebilirdim fakat o zaman turnuvanın diğer ayaklarını oynayamazdı." diyor başhakem.
İlk turda elendiği için ancak $87 ödül parası alacak ve ceza düştükten sonra da üstüne $13 para kulübe bırakacaktır.
Bütün profesyonel hayatında para kaybettiği tek turnuva da budur.
Dersini almış olmalıdır ki hemen ertesi hafta oynanan ayağı kazanmıştır. Turnuva sonrasında da ilk 100 içine girecektir.
ROGER FEDERER'dir bu oyuncunun adı.
Turnuva İsviçre'nin Kublis adlı bir kasabasında oynanmıştır. Önceki hafta oynadığı ve Andre Agassi ile karşılaştığı turnuva da ATP Basel'dir.
Olayda ilk tur rakip İsviçreli ARMANDO BRUNOLD 'dur.
Fakat en önemli kişi ise turnuvanın başhakemi CLAUDIO GRETER 'dir.
Bu kurala dikkat eden bir başhakem hangi maçta şike yapıldığını hemen anlayacaktır. Şike olmasa da oyuncunun maçı bıraktığını veya maçı sattığını hemen anlayacak ve gereğini yapacaktır.
Biz sanki oyuncular kendi aralarında oynuyor, gözlemci hakemler dalgasına ortada dolaşıyor gibi görüyoruz.
Buradaki kilit isim TURNUVANIN BAŞHAKEMİDİR. Turnuvanın sahibi, patronu, tek karar verici, kuralları köküne kadar uygulayıcı yani turnuvanın herşeyi odur. Turnuvada sıkıntılı bir durum yaşanmışsa sorumlusu başhakemdir.
Turnuvada şike ya da şaibe varsa sorumlusu başhakemdir. Maçları izleyecek, gözleyecek, ne olup bittiğini görecek, müdahale edecek ve raporlayacaktır.
Kimse işini yapmayınca ortalık dingonun ahırına döner tabii.
Elbette herkes ne yapması gerektiğini biliyor mu diye de sorabilirsiniz ! 

 YILDIZLAR...
Profesyonel yani 'performans karşılığı para kazanılan' bütün sporlarda yıldız olmak zorundadır.
Bu yüzden, Şalom'daki yazımda anlattığım gibi, Williams kardeşler Indian Wells'i 14 sene boykot ettiğinde WTA hiçbirşey yapamadı. Indian Wells de ekonomik sıkıntılara düştü, satıldı.
Bu yüzden Sharapova'ya yasaklı madde cezası sınırlı kaldı, tura döndüğünde yine el üstünde tutuldu, wild cardlar verildi, turnuvaya girmesi için özel anlaşmalar yapıldı.
Bu yüzden Sharapova merkez kortta onbinlerce seyirci önünde oynarken Wozniacki orada yer bulamadı ve isyan etti.
Seversiniz ya da sevmezsiniz Fatih Terim 4.defa Galatasaray'ın başına geçtiğinde bütün biletler yine satıldı, taraftara yeni bir heyecan geldi.
Alex için, Drogba için, elbette Hagi için tribünler doldu.
Federer geldiğinde biletler satıldı, Federer'in dışındaki maçlara insanlar bilet alsa da gitmedi.
Sinan Erdem'de bu yıldızlar yüzünden seyirci rekoru kırıldı ve WTA Championships rekor fiyata Singapur'a satıldı.
Sharapova-Çağla maçında tribünler doldu ama o maçı İpek Soylu-Çağla Büyükakçay olarak oynatsaydınız acaba kaç kişi gelirdi ?
Cahit Yavuz Boğaz Köprüsünde Venus Williams ile İpek Şenoğlu organizasyonunu akıl etti ve o sahne Venus'un kendi kitabında bile yer aldı. Istanbul Cup o organizasyon ile değer kazandı ve bir daha da benzeri tekrarlanamadı, turnuvaya da beklenen ilgi olmadı.
İstediğin kadar sokakta tenis oynat, TIR arkasına kort falan kurma hayalleri ile yaşa farketmez.
Yıldızların yoksa, medyada ses getirecek organizasyonlar yapamıyorsan ülkede 'tenis patlaması' yapamazsın.
Bizim yıldızlarımız yok, bunu kabul edelim.
Hepsiyle gurur duyarız ama bugün adını saydığımız erkek ve kadın sporcularımızın hiçbiri gerçek anlamda yıldız değildir. Daha az yetenekli, daha az çalışkan ya da daha az disiplinli olabilirler. Bunların tam tersi de olabilir. Fakat yıldızları yaratmanın, parlatmanın yolları da vardır.
Profesyonel sporun büyümesi için sponsor gerekir. Sponsor da yaptığı seyirciye gelir. Seyirci güzel gösteri ister, güzel organizasyon ister. Güzel gösterinin de yıldızları olmalıdır.
Bollettieri kalkıp Türkiye'de bir tenis akademisi açsın ve oraya da dünya yıldızları antremana gelsin bakalım ne oluyor ?
Nadal kendi adına açtığı akademinin bir şubesini de İzmir'e açsın ve ara sıra gelsin antreman yapsın, çocuklarla ilgilensin.
Messi veya Ronaldo bir şekilde Türk takımlarına gelsin.
Ya da
Çağla, Başak veya İpek AO 2018 ana tablosunda ilk turda Simona Halep'i mağlup etsin ve inanılmaz bir performans ile yarı finale kadar gitsin.
Bunlar dünya medyasını Türkiye'ye ve Türk sporcularına yöneltecek hamlelerdir.
Fakat bu performansı sürdürebilmek gerekir sporcu açısından.
Fakat bu rüzgarı ülkede yükseltebilmek gerekir federasyon, basın, halkla ilişkiler açısından.
Profesyonel sporda yıldızlar birer üründür, pazarlanır, menejerler ve halkla ilişkiler vardır. Ürünün hep gündemde kalması, performansını sürdürebilmesi sağlanır. Sporcu süreklilik gösteremiyorsa sponsor bütün önlemleri alır, gerekirse ilk iş antrenörü gönderir daha iyisi gelir.
Yıldız sporcunun kıyafeti, ayakkabısı, raketi, saati birer yeni sponsorluktur.
Milyon dolarlar harcayıp ülkede uluslararası turnuva yaparsın, yıldız getiremezsin, kimsenin doğru dürüst izlemediği bir tv kanalından yayın yaparsın, amatörlerden kurulu bir ekiple halkla ilişkilere girişirsin ve sonra da kimse gelmez, kimse izlemez, kimsenin de haberi olmaz.
Sporcuyu yetiştirmek vizyondur, sporcuyu yıldız yapmak başka bir vizyondur. Yıldız sporcuyu bir ürün olarak kullanıp sponsorlarla o sporu besleyip büyütmek, yeni yıldız adaylarının akmasını sağlamak da bambaşka bir vizyondur.
İsterseniz bu vizyona kültür deyin ama tenis sporunda vizyoner insanlar olmadıkça, üretmedikçe ne yaparsan boştur. Biz bize oynayıp eğleniriz.
Yoksa bunu mu istiyoruz gerçekten ? 

GENEL SORULAR/ GENERAL QUESTIONS

Tenis zor bir spor mudur ?

Tenis, sanılanın aksine zor bir spor dalı değildir . Düzenli antrenmanlarla kısa sürede öğrenilebilir .Önemli olan başlamaktır.

Her yaşta Tenis öğrenebilirmiyiz ?

Tenisi, her yaşta başlayıp, öğrenebilirsiniz. küçük yaşlarda başlanabileceği gibi sonraki dönemlerde de doğru bir eğitimle tenisi öğrenebilirsiniz.

Tenis Oynamanın sağlık açısından yararları nelerdir ?

Tüm kaslarınız ve beyniniz koordineli olarak çalışır.Kalp ve damar sisteminizi olumlu etkiler,

Atletik kondisyonunuzu yükseltir, iyi huylu kolestrol üretimini artırır.Vücutta bulunan fazla kilolardan kurtulmak ve zinde kalmak için en iyi spor dallarındandır . Tenisin sağlık açıcından yararları sitemizde bulabilirsiniz .

Çocuğumun tenis öğrenmesini istiyorum yaş sınırlaması var mıdır ?

Tenise başlama yaşı her çocuğun gelişimine bağlı olarak farklılık göstermektedir .Zihinsel ve motor gelişimini tamamlanmış bir çocukla eğitime başlanabilir. Ortalama yaş olarak 6-7 yaşlarında Tenise başlaması uygun olur . Eğitimler tenis altyapısıyla hazırlanmış oyunlar ve basit vuruşlar şeklindedir .

Tenis pahalı bir spor mudur ?

Yakın zamana kadar tenis, pahalı bir spor olarak değerlendiriliyordu .Şimdiler de bu ön yargı giderek yok olmaktadır .Gün geçtikçe tenis kortları yaygınlaşmakta , tenis malzemelerini uygun fiyatlara bulunabilmektedir.Size lazım olan bir raket , top ve bu işin profesyonel olarak eğitimi almış eğitmenlerden oynamasını öğrenmek !

Tenise başlangıç yapmak istiyorum eğitimleriniz nasıl ?

Teniste derslerimiz bire bir veya grup ders olarak yapılmaktadır.Günümüz modern tenis tekniklerine uygun olarak her yaş kategorilerine farklı öğretim programları uyguluyoruz .Teorik - Tenis bilgileri – Tenise başlangıç fiziksel alıştırmaları – Tenis temel teknikleri -Tenis oyun kuralları vb.

Tenis Oynamayı kaç derste öğrenirim?

Bu süre kişiden kişiye değişiklik göstermekle birlikte. Bizim yaptığımız antrenman planlamasına göre 10-14 ders arası Tenis temel oyun becerilerini kazanabiliyor .Sizin oyun seviyenizde ki oyuncularla karşılıklı oynar hale geliyorsunuz .

Oturduğum yerde veya yakın çevrede tenis kortu var, dersleri orada yapabiliyor muyuz ?

Evet , önceden konuşulup yer tespiti yapıldıktan sonra derslerimizi size yakın kortlarda verebilmekteyiz .

Raketim yok siz temin edebiliyor musunuz ?

Evet , başlangıç seviyesinde ki oyuncular için tenis raketini ücretsiz olarak biz temin ediyoruz.Daha sonraki dönemde el ölçünüz ve diğer fiziksel özelliklere göre antrenörlerimizin sizlere tavsiye ettiği raketlerden alabiliyorsunuz .

Haftada kaç saat tenis dersi almam gerek ?

Haftada 2 veya 3 saat tenis dersi almak , bu sporu daha sağlıklı ve hızlı bir şekilde öğrenebilmenizi sağlayacaktır .

Bizler 4 kişilik arkadaş grubuyuz .Hep birlikte tenis dersi alabilirmiyiz ?

2-3-4-5-6 kişilik aynı veya yakın seviyede ! oyuncular için grup derslerini birlikte veriyoruz. Böylelikle dersler yakın arkadaşlarınızla birlikte eğlenceli bir aktiviteye dönüşebiliyor .

Tenis Oynamayı biliyorum fakat tenis partnerim yok , yardımcı oluyormusunuz ?

Sizin oyun seviyenize uygun Tenis partneri bulmak bazen zor olur .Bu durumlarda oyun özelliklerinizi geliştirerek bu sporu yapmak için profesyonel eğitmenlerimiz tenis partnerliğinizi yapabilmektedir.

Tenis Dersi programınızı tamamladım , daha sonra oyun becerilerimi nasıl geliştireceğim ?

Tenis temel eğitimini tamamlayan kursiyerlerimiz , kendi grubumuz arasında düzenlemiş olduğumuz turnuvalara katılabilmekte veya facebook sayfamızdan partner bularak kortlarımızda ders harici oynayabilmektedir.