Çevir:
Everything on behalf of tennis/Tenis adına her şey..
EN
Çevir:
Everything on behalf of tennis/Tenis adına her şey..
EN
YAŞASIN CUMHURİYET!♾️
30 Ağustos Zafer Bayramımız nedeniyle bugün KING karşılaşması yaptık. Çok çekişmeli geçen müsabakayı bir prenses kazandı.Ezgi DEMİR.
On August 30th Victory Day, we had a KING Challenge today. A princess won the very contentious competition. Ezgi DEMİR.🇹🇷🎾🏆🇹🇷🧚🏼♀️🎾🇹🇷
BOL TENİSLİ GÜNLER DİLERİZ🎾🐏🎾
How we can strokes forehand and backhand volley
ABOUT US KTIK
If Roger promised!
Anywhere Anytime @Federer
@goat
You always be in our heart!
Roger Federer… İsviçreli tenisçi. 20 Grand slam, 103 ATP şampiyonluğu, 237 hafta üstüste 1. sırada kalma başarısı. Tabii ki ekselanslarının bütün başarılarını buraya yazmaya kalksam bütün gazeteyi iki kere doldurmam gerekir. Fakat adettendir, böyle bir giriş yapmış olalım. Bildiğiniz üzere 41 yaşındaki İsviçreli raket eylül ayının ilk haftasında bir paylaşım yapmış ve aktif tenis kariyerine Laver Cup turnuvasıyla beraber nokta koyacağını duyurmuştu. O gün aldığım haberle aynı anda hem üzüntüden, hem sevinçten gözyaşı döktüm. Üzüntümün sebebi elbette açıktı, fakat sevincimin sebebi ise temmuzda tamamen şans eseri “Hayatımda bir kez de olsun Federer’i izleyeyim” düşüncesiyle Londra’da düzenlenecek olan Laver Cup’a bilet almıştım. Tabii bileti alırken Djokovic ve Nadal’ın da orada olacağını biliyordum. Belki de son defa büyük üçlüyü bir arada görecektim ve öyle de oldu. Federer, kariyerine Laver Cup’ta nokta koyacaktı; ben de Federer’in jübilesini canlı izleyecektim. Başka bir deyişle, Şalom spor servisi adına, Federer’e gözlerimin tam önünde bay bay diyecektim.
LAVER CUP
Federer son maçında double oynamayı tercih etmiş, partnerini de en büyük rakibi olarak gördüğü Rafael Nadal olarak seçmişti. Önce Laver Cup düzeninden bahsedeyim. Turnuvada, Avrupa ve Dünya olarak iki takım oluyor. Avrupa takımına, Avrupa pasaportu olan altı oyuncu, Dünya takımına ise Avrupa dışından altı oyuncu seçiliyor. Tabii ki bu oyuncular güncel sıralamaların en üstünden seçilmekte. Ve iki takıma da tenisin efsane isimlerinden ikisi kaptanlık ediyor. (Avrupa Takım Kaptanı Bjorn Borg, Dünya Takım Kaptanı John McEnroe). Etkinlik üç gün sürüyor; cuma ve cumartesi iki seans, pazar ise tek seansla maçlar tamamlanıyor ve her gün biri çiftler üçü tekler olmak üzere dört maç oluyor. Bu sene Avrupa takımında, Novak Djokovic, Rafael Nadal ve Roger Federer beraber oynayacaklardı. Bu üç büyüklerin beraber oynadığı ilk ve son Laver Cup idi.
Her sene farklı şehirde düzenlenen Laver Cup’ın bu seneki adresi Londra’ydı. Ben de turnuvanın başlangıç tarihi olan 23 Eylül’den bir gün önce uçağa atladım ve inanılmaz bir heyecanla Londra’ya gittim. Çocukluğumdan beri Federer’i canlı izleme hayalinde olan ben, 28 yaşında Federer’in, bana bu sporu sevdiren kişinin jübilesine gidiyordum. Çıldırmamak elde değildi. Cuma sabahı etkinlik başlangıcından üç saat erken olarak alandaydım. Kalabalık toplanmaya başlamıştı. On kişiden altısında ya Federer tişörtü ya da Federer şapkası vardı. İsmi yetmişti herkesi erkenden toplamaya. Federer’in son maçı cuma akşamı oynanacak olan en son maçtı, Londra saatiyle akşam 22.00’de başlaması planlanıyordu fakat millet sabah 10’dan sıraya girmeye, tişörtlierin, şapkaların satıldığı küçük dükkanların önünde kuyruklar oluşturmaya başlamıştı. Hatta, etkinliğin başlamasına bir saat kala bütün Federer ürünleri önümde tam dört kişi varken tükenmişti. “Daha fazla Federer ürünümüz kalmamıştır” diye bağırmışlardı dükkanlardan. Orada bir kez daha anlamıştım ekselanslarının nasıl bir efsane olduğunu.
Bu sırada bütün ekranlarda Federer’in videoları dönüyor, hemen arenanın yanında kurulan büyük maç izleme alanında uzun kuyruklar oluşuyordu. Derken kapılar açıldı ve içeriye girdik. Tabii heyecandan içeriye biraz erken girdiğimi farketmemişim, iki saat kadar içerde tek başıma oturdum. Salon dolmaya başladı, içerisi adeta Birleşmiş Milletler salonu gibiydi. Bütün dünya Federer’e veda etmeye gelmişti.
Takımlar anons edilmeye başlandı, önce Dünya Karması anons edildi. Sıra Avrupa Karmasına geldiğinde telefonlar hazırdı. Sırasıyla Djokovic, Nadal ve en sonunda Federer’in ismi okundu. Federer korta çıktığı ilk andaki gürültüyü asla unutamıyorum. Tenisin yaratıcısı oydu; o tenis, tenis onun için vardı resmen. Kendi tek el backhand’i zarifliğinde girdi içeri. Kıyamet koptu, ağlayanlar, bağıranlar… Ortam durulunca ilk maç başladı. Sırasıyla, Casper Ruud - Jack Sock, Tsitsipas - Diego Schwartzman, Andy Murray ve Alex De Minaur oynadı. Tam bir tenis festivaliydi. Fakat herkesin gözü Ekselenslarının son maçındaydı. Son defa raketini saracak. Son defa saç bandını takacak ve son defa servis atacaktı. O an için sahaya gelirken her yerden şu sesler yükseliyordu, “İnanamıyorum, gerçekten o an geliyor!” Belki her dilde buna yakın şeyler söylüyordu insanlar. Federer son kez korta ayak bastı, bütün klaslığıyla. Rakibi Nadal ile ısınmaya çıktılar. O andaki buruk heyecanı anlatamama gerek yok herhalde. İlk servis atıldı ve maç başladı…
SON MAÇ
Maçı çok fazla anlatmaya gerek duymuyorum. Zira tamamen bir formalite maçı havasında geçen maçta, Federer - Nadal ikilisi, Tiafoe - Sock ikilisine kaybetti fakat bu kimsenin umrunda değildi. Maça dair kayda değer anların ilki, Federer topu file boşluğundan geçirmesi ve her Federer’in servislerinden önce çıkan deli gibi haykırma ve ıslık sesleriydi. Maç sona erdiğinde ise ne yapacağımızı şaşırdık. Önce herkes alkışladı, sonra herkes sustu. Dünya şaşırdı sanki, dünyadan bir parça kopmuş gibi ölüm sessizliği çöktü korta. Bütün tenisçiler tek tek sarıldı isviçreli Maestroya. Yıllardır aralarında husumet olduğu söylenen Djokovic, Federer’i omzuna aldı, sarıldı, bir dost gibi sardı onu. Tam da bu hayatımda gördüğüm en harika spor karesi derken, bunun en iyi ikinci spor karesi olduğunu bilmiyordum. Federer’in bütün şampiyonluk sayıları korta yansıtılırken, yılların rekabeti, Nadal ile Federer yanyana oturmuş hıçkıra hıçkıra ağlıyorlardı. Evet, rakibi tenisi bırakan Nadal en az Federer kadar üzgündü ve ağlıyordu. O, dünyanın en iyi spor karesiydi. Federer öyleydi işte, rakiplerini bile ağlatıyordu. Harika insan Nadal ise bu anları, “Federer’in tenisi bırakmasıyla benim de hayatımdan bir parça koptu. Hayatımın her köşesinde o vardı” diye anlattı. Harikaydı, muhteşemdi. Sonra sırasıyla Federer’in çocukları, eşi Mirka, annesi ve babası geldi korta. Federer’in annesine sarılıp ağladığı anda artık herkeste film kopmuştu. Kendimi boş bir sandalyede ağlarken buldum. Çocukluğım bitmişti, tek el backhand, tenisin klası bitmişti. Fakat bunu izleyebildiğimiz için o kadar şanslıydık ki. Aklıma izlediğim grand slam şampiyonluk sayıları geldi. Son servislerinde öyle heyecanlanırdım ki, oturamaz televizyon başına gelirdim. Bütün kort birbirine mendil dağıtıyor, tenisin elçisini uğurluyorlardı. O bir efsaneydi, o Roger Federer’di. Federer hıçkıra hıçkıra yaptığı konuşmadan sonra bütün kortu dolaştı, herkesi, her şeyi selamladı ve içeri girdi. Bitmişti, bir devir kapanmıştı... Bizse, ona teşekkür etmekten, iyi ki varsın demekten boğazımızı patlattık. Bu paragrafta Rafael Nadal’a ayrı bir cümle yazmak istiyorum. Sen harika bir insansın, harika bir sporcusun. İyi ki varsın, sen olmasaydın belki de Federer hep eksik kalacaktı.
2003’te ilk Wimbledon şampiyonluğuyla başlayan bu yolculuk, 2022 Eylülünde sonlandı. Onun bu kadar sevilmesinin sebebi 20 grand slam kazanan ilk erkek tenisçi olması mıydı, klas vuruşları ve klas tarzı mıydı, oyun stili miydi? Tek el backhand’i miydi yoksa akıl almaz yeteneği miydi?
Bu sorunun cevabı aslında yukarıdakı pragtafta gizli. Bu oyunu o kadar güzelleştirdi ki, en büyük rakipleri Djokovic ve Nadal bile ağlamaktan bitik hale geldi. Öyle bir oyuncuydu o, en sevmeyen bile saygı duydu. Oyunun en güzel tarafıydı Federer, en güzel dokunuştu. Bir arkadaşım bana o akşam şöyle yazmıştı: “Bir gün bu oyunun ismini kullanmak yasaklansa, onun kariyerine şahit olanlar tenis yerine ‘Roger Federer’ oynayalım derdi herhalde. Adam bu oyunun kendisi oldu.” Canım Leri, ne güzel yazmışsın. Tenisin kendisiydi artık Federer. Aldığı kupa sayılarının pek de bir önemi yoktu artık. Belki bir tenisçi gelir, 40 tane grand slam alır fakat Federer hep ayrı kalır. Zira rakiplerinin bırakmaması için yalvardığı, tenisin en sevilen kişisiydi o.
İşte Şalom Spor böyle bir yerdeydi, 75 yıllık Şalom buna da şahit oldu, bunu da gördü. Tenisten bir Federer geçti, herkes onu çok ama çok sevdi, sevmeyeni yoktu, bir daha böylesi de gelmeyecek, Federer efsanesi burada bitti, iyi ki vardın, iyi ki varsın. Güle güle çocukluğum, güle güle wimbledondaki beyaz kuğu, güle güle dünyanın en iyi tenisçisi.
Son kez, LET’S GO ROGER LET’S GO!
~ İgal MEVORAH
You are watching a serve analysis in slow motion.
Çocuğunuzun tenis eğitiminin değişik evrelerinde yaptığı antrenmanın ve yarışmaların miktarının ve tipinin başarılı bir sporcu olmasında büyük etkisi vardır.
Çocuğunuzun başlangıçta her hafta ne kadar antrenman yapması gerektiğini, yeni seviyelere geçerken neler yapılmasının lazım olduğunu ve bunları nasıl yönetebileceğinizi öğrenmeniz faydalı olacaktır.
İyi Bir Tenis Eğitim Programını Belirlemek İçin İpuçları
Karar vermekte en çok zorlanacağınız konulardan birisi çocuğunuzun tenis eğitimini nerede alacağıdır. Bir tenis eğitim merkezine veya bir tenis kulübüne bağlı olsanız bile çocuğunuzun aldığı eğitimin doğru ve alabileceği en iyi eğitim olduğunu bilmeniz zordur.
Aşağıdaki bilgiler sizlere iyi bir tenis eğitim programını belirlemeniz için dikkat etmeniz gereken konularda yön göstermeye çalışacaktır.
Aşağıdaki maddelerde size bazı ipuçları veriyoruz, değerlendirecek seviyede tenis bilgisine sahip olmayabilirsiniz ancak sahip olduğunuz annelik-babalık içgüdülerinizi unutmayın.
Çocuğunuz antrenmanlardan keyif alıyor mu?
Antrenmana gitmekten hoşlanıyor mu?
İlerleme kaydediyor mu?
Antrenörler profesyonel ve güvenilir mi görünüyorlar?
Minik Sporcuların Ebeveynleri
Eğer çocuğunuz tenis sporuna yeni başlıyorsa veya minikler için bir tenis eğitimine dahilse şu noktalara dikkat edin.
1. Antrenör-Sporcu Oranı
Minkler için tenis eğitimlerinin en önemli noktalarından biri her antrenörün ilgilendiği sporcu sayısı, başka bir değişle antrenör sporcu oranıdır.
Minikler tenisi gelir elde etmek için önemli bir alandır. Bu yüzden de eğitime gereğinden fazla sporcuyu dahil etmek sık rastlanan bir uygulamadır. Bu olduğunda ise en iyi antrenör bile zamanını sporcuları eğitmek yerine onları kontrol etmek için harcamak zorunda kalır.
Minikler tenisinde 1'e 6 oranı iyi bir orandır, sizin de bu oranı bulmaya çalışmanızı öneririz. 1 antrenör 6 minik sporcu ile çalışırken onlara eğitim verebilir, sayı artmaya başladığında ise antrenörün dikkati eğitimden sporcuları kontrol etmeye yönelir, eğitimin verimi düşer. Dikkat edilecek bir diğer konu da antrenörün asistanlarıdır. Asistanlar minik sporcuları organize etmekte, top atmakta çok yararlı ve faydalıdırlar. Ancak asistanlar antrenöre yardımcı olarak kortta bulunmalıdırlar, onun yerine değil.
2. Antrenmanlarda ne yapıyorlar?
Ebeveynler olarak çocuğunuza verilen eğitimin kalitesini belirlemeniz imkansız olabilir ancak dikkat edeceğiniz birkaç nokta size bu konuda ip uçları verecektir.
Antrenmanların fiziksel olarak zorlayıcı olması gerekir, zorlayıcı demekle bahsetmek istediğimiz, sporcuların yapması istenen hareketlerin onlar tarafından ancak yüksek efor sarf edilerek yapılabilir olmasıdır. Aynı zamanda her antrenmanda her sporcunun antrenörü ile bire bir zaman geçirmesi bu zaman süresinde de antrenöründen geri bildirim alması önemlidir.
Belki de konuyu en iyi özetlemenin yolu çocuğunuzun antrenman sırasında meşgul olup olmadığına bakmaktır. Çocuğunuz sürekli olarak bir şeyler yapıyor mu yoksa daha çok ders dinler gibi mi duruyor. Antrenmanlar sporcuların sürekli olarak meşgul oldukları, teşvik edici, eğlendirici aynı zamanda da gelişimi sağlayan bir biçimde yapılmalıdır.
3. Yaşça büyük kaç sporcu var – ve durumları nasıl?
Birçok tenis eğitim merkezindeki minikler tenisi (8 yaş ve altı) programları kalabalıktır. Ancak aynı merkezlerin 9 ve 10 yaş programlarında çok daha az sayıda sporcu görürsünüz. Bu uzak durmak için önemli bir göstergedir, bir sporcu iyi bir antrenörden ayrılmak istemez.
Yaşça daha büyük sporcuların seviyesi de size iyi ipuçları verecektir. Eğer 9 ve 10 yaşlarında iyi tenis oynuyorlarsa, başlarında denetleyen kimse olmadan maç yapabiliyorlarsa bunlar olumlu işaretlerdir.
10 Yaşından Büyük Sporcuların Ebeveynleri
Eğer çocuğunuz bu yaşta tenise yeni başlıyorsa veya daha alt yaş gruplarından bu yaş grubuna geçiş yapıyorsa aşağıdaki konulara dikkat etmenizi öneririz.
1. Kortta kaç sporcu var?
Bu seviyede çocuklar biraz daha büyümüş olacakları için biraz daha fazla alana gereksinim duyarlar.
Doğal olarak imkanlara bağlı olmakla beraber 1 antrenörün 2 kortta 8 sporcuyu çalıştırdığı antrenmanlar bu yaş için çok iyidir. 1 antrenörün 1 kortta 6 sporcuyu çalıştırması da kabul edilebilir ama 2 kortta 8 sporcu tercih edilmelidir.
2. Bir saatlik antrenman dışında başka imkanlar da sunuluyor mu?
Bu yaş tenisin çocuğunuzun yaşamında önemli bir yer almaya başlayacağı yaştır. Tenis oynama sevgisinin de bu yaşta gelişmesi gerekir.
Haftada bir saat tenis antrenmanı ile bu olmayacaktır. Bu yüzden daha fazla antrenman imkanı sağlayan, antrenman ile birlikte maç yapma imkanlarının da verildiği yerler daha uygundur.
Antrenman ve maçlara ek olarak başka sosyal aktivitelerin de olduğu, motor becerilerini geliştirici kondisyon antrenmanların yapıldığı, bunların dışında kendi başına da tenis oynama imkanlarının verildiği programlar çocuğunuzun tenis sevgisinin gelişmesinde yardımcı olacaktır.
3. Yarışma imkanları sunuluyor mu?
Antrenman önemlidir ancak çocuğunuz tenis sporunda uzun dönemli olarak yer alacaksa o zaman yarışma daha önemlidir. Bu yüzden çocuğunuzun seviyesine uygun yarışma imkanlarının sürekli olarak sunulduğun programları tercih edin.
Sadece en iyi sporcuların yarışmacı olabildiği programlardan uzak durun, her sporcunun yarışmacı olduğu programları tercih edin.
4. Kulüpte bir takım havası var mı?
Tenis kulüpleri çocukların ve gençlerin zaman geçirmeleri için çok sağlıklı yerlerdir. Eğer bir kulüpte gençlerin ve çocukların bir takım havasında olduklarını görürseniz bu fırsatı kaçırmayın.
Eğer tenis kulübü çocuğunuzun sadece antrenman yapmak için değil, arkadaşları ile birlikte olmak, zaman geçirmek için de tercih ettiği bir yer haline gelirse bundan çok büyük yarar görürsünüz.
Performans Sporcularının Ebeveynleri
Eğer çocuğunuz çok tenis oynuyorsa ve iyi bir seviyeye ulaşmak amacında ise o zaman aşağıdaki konulara dikkat etmelisiniz.
1. Geçmiş
Tarih kendini tekrar eder! Bir programı değerlendirmenin en iyi yolu geçmişte üretmiş olduklarına bakmaktır.
Son yıllarda kaç sporcusunu ülke şampiyonasının eleme veya ana tablosunda oynatabilmiş. Eğer bunun cevabı hiç ise ve kendilerini yüksek performans merkezi olarak nitelendiriyorlarsa o zaman biraz daha etrafa bakmanızı öneririz.
Değişik programların değişik amaçları olabilir. Bir merkezin/kulübün ulusal şampiyonada hiç sporcusu olmayabilir ancak belirli bir yaşa kadar yetiştirdikleri daha sonra başka kulüplere yolladıkları ve orada da başarılı olmuş sporcular yetiştirmiş olabilirler.
Programın yetiştirdiği sporcuların sadece seviyelerine bakmayın, sporcuların davranışlarına ve kişiliklerine de bakın. Eğer sporcular motive, mutlu ve yaptıkları işi seviyorlarsa o zaman orada kesinlikle çok doğru işler yapılıyor demektir.
2. Çok yönlü program
Sporcular geliştikçe programlarına yeni alanlar eklenmelidir ki gelişmelerini devam ettirebilsinler.
Bir sporcunun olabileceği en iyi duruma ulaşabilmesi için tenis eğitim programları birinci sınıf olmalıdır, ancak buna ek olarak iyi bir fiziksel antreman programına, beslenme programına ve mental destek programına da gereksinimleri vardır.
Bu yüzden çocuğunuza bu çok yönlü programı verebilecek bir ekibin olduğu sistemleri tercih etmelisiniz.
3. Kişisel hedef belirleme
Olabileceğinizin en iyisine erişmek kişisel bir yolculuktur. Etrafınızdaki destek ekibi ile birlikte çalışmak harika bir şeydir ancak gerçekten gelişmek için bir sporcunun oyununa uygun olarak belirlenmiş kişisel hedefleri olmalıdır.
Daha iyi sporcular için ise her dönemde kendileri için belirlenmiş kişisel hedefleri olmalıdır. Sporcunun etrafındaki destek ekibi bu kişisel hedeflerden haberdar olmalı ve aynı amaç için çalışmalıdırlar.
4. Antrenör ekibinin devamlılığı
Tenis geliştikçe bu sporu yapan çocuk sayısı da artmaktadır, buna bağlı olarak tabii ki antrenör sayısı da.
Bu birçok yönden iyi olsa da bir sporcunun bir hafta içinde değişik antrenörlerle çalışmasına yol açabilir ki bu hiçbir zaman iyi bir şey değildir. Bu yüzden çocuğunuzun bir veya en fazla iki tenis antrenörü ve bir fiziksel antrenör ile çalışması önemlidir.
With years of accumulation and experience, you can be sure that we are at your service.
Yılların birikimi ve deneyimi ile hizmetinizde olduğumuzdan emin olabilirsiniz.
5 kademeden oluşan antrenör eğitim sisteminde en az 2.kademe antrenör belgesine sahip olmalı
TENİSTEKİ TEMEL VURUŞLAR/BASIC STROKES IN TENNIS
Servis
Court tennis de servis aşamaları sırasıyla ( sağ elli oyuncular için ); raket ve top birbirine paralel şekilde elde hazır olur. doğru servis kutusuna alınan vücut pozisyonuyla birlikte top dikey alın hizasına yaklaşık 2 kol boyu yükseltilir. bu yükseltmede top raketle eş zamanlı birbirinden ayrılırken sağ eldeki raket, koldaki flexörleri çalılştırarak sırta kapalı şekilde alınır.. dirsekten, yukarıda doğru yükselen topa, omuzunda kuvvet yardımıyla vuruş uygulanır.. böylece vuruşun tamamlamasıyla raket sol ayak yanına doğru indirilir....
Forehand
Forehand de sağ kol raket tek elle tutulacak şekilde baş üstünden düzgün bir açıyla kol gergin bir şekilde geriye çekilir.Bu esnada bacaklar birbirine paralel olacak şekilde hafif bükük durulur.Top gelirlen raket aşağıdan giderek hafif bükülmüş dizin tam önünde topa vurulur. topa vurulduktan sonra raket boyna çekilir ve çekilirken sol elle tutulur.
Backhand
Backhand vuruşunda geriye iki elle raket çekilir. raket geriye çekildikten sonra yüzü karşıyı göstermelidir. rakt çekilirken dizler paralel bir biçimde hafif kırılmalıdır. topa dizin biraz önünde raket iki elle vurulmalıdır. raket topa vurulduktan sonra iki elle boyna çekilmelidir.
Diğer Şutlar
SMAÇ
Smaç servisin bir benzeridir top yüksekten gelinde smaç uygulanır.
VOLE
Vole yere sektirmeden file önünde vurulan toptur.
TENİS EĞİTİMİ/TENNIS EDUCATION
Tenis eğitimi, tahmin edileceği gibi, oldukça karmaşık ve uzunlamasına zamana ihtiyaç olan bir süreçtir. Bu süreç içerisinde yapılan doğrular ve hatalar, belirli bir süre sonra ortaya çıkar. Tenis eğitiminin en can alıcı bölümü, sporcuya uygun çalışma planını belirlemek, bunu olabilen en optimum düzeyde uygulamak ve sonunda da maksimum performans elde etmektir. İşte tenis antrenörlüğüne sanatsal yön veren de, bu maksimizasyonu müsabaka sırasında doruğa ulaştırabilmektir.
Tenis antrenörlüğü ya da eğiticiliği 3 temel bileşene sahip olmalıdır. Bilimsellik, sanatsallık, denemeler ve hatalar toplandığında kaliteli ve düzeyli antrenmanı oluştururlar.
Her geçen gün dünyadaki müsabaka ya da rekreasyon tenisine katılan çocuk sayısı artmaktadır. Uluslararası Tenis Federasyonu 12-18 yaş arası turnuvalar ve karşılaşmalar organize ederken birçok ülkede 10 yaş altı ulusal şampiyonalar da organize edilmektedir. 10 yaş altındaki çocuklara tenis oyununu tanıtmak ve uygun tekniği geliştirmelerini sağlamak için düzenlenen turnuvalarda raket, top ve kort çocuklara uygun hale getirilerek ulusal müsabakalar düzenlenmektedir.
Çocukluk çağında büyüme ve gelişme nispeten sabit iken, bu dönemde motor gelişim oldukça hızlıdır ve puberteden itibaren kız ve erkeler arasındaki fark artar. Düzenli yoğun fiziksel aktivite çocuğun büyümesini etkilemez. Şüphesiz ki tenis zihinsel ve fiziksel olarak çocuğu olumlu etkiler. Düzenli tenis oynamak çocuğun fiziksel ve psikolojik sağlığına tahmin edilenden daha çok katkı sağlar. Bu katkılar daha çok çocuğun fiziksel, duygusal ve zihinsel gelişiminde ortaya çıkar.
Tenisin, çocuğun fiziksel gelişimine olası katkıları aşağıda sıralanmıştır.
-Aerobik ve kalp dolaşım sistem sağlığının gelişimini destekler
-Anaerob sistem gelişimi sayesinde çocuğun kısa süreli patlayıcı aktiviteleri gerçekleştirme ve dinlenme sırasında bu özellikleri tekrar yerine koyma kapasitesini arttırır.
-Çabuk hareketler sırasındaki hız atlama, sıçrama, adımlama ve sürati ivmeli bir şekilde yapma becerisini geliştirir.
-Hareketlenme sırasındaki ön sezileme (anticipation), tepki zamanı hızı ve patlayıcı kuvvet becerisinin gelişmesine katkı sağlar.
-Çocukların antrenmanlarda yaptığı yüzlerce durma ve koşma hareketi sayesinde bacak kuvvetleri artar.
-Genel beden koordinasyonları gelişir. Korttaki hareketlerini kontrol etmek için büyük kas gruplarını kullanır ve bu sayede kaba motor becerileri (Gross) gelişir.
-Açılı vole vuruşları, aşırtma vuruş ya da diğer teknik uygulamaları kullanırken teknik varyasyonlar sırasında da ince (fine) motor becerileri gelişir.
-Çeviklik, çabukluk ve hareketlilik becerileri gelişir.
-Yüzlerce kez yaptığı durma ve hareketlenmeler sayesinde dinamik dengeleri gelişir.
-Tenis antrenmanları sayesinde kemik kuvveti ve yoğunluğu artar.
-Bağışıklık sistemleri gelişir ve sağlıklı beslenme alışkanlığı kazanırlar.
-El göz koordinasyonunu geliştirir. Esneklikleri artar.
Ayrıca tenis antrenmanlarının, çocuğun aşağıda belirtilen psikolojik gelişimine de katkıları vardır.
-Çocukların etik ve disiplin davranışları gelişir
-Hata yönetimi ve sorumluluk duygusu gelişir
-Zor şartları yönetme duygusu gelişir
-Çocuklar stresle etkin başa çıkma yöntemleri geliştirir
-Uygun düzeydeki tenis antrenmanları çocukların tükettiklerini nasıl geri kazanacağını öğretir.
-Uygun stratejileri planlama ve gerçekleştirme becerisi kazandırır.
-Problem çözmeyi, sportmenliği, merhametlice kazanmayı ve onurlu bir şekilde kaybetmeyi öğretir.
-Ekip çalıştırmasını öğretir ve sosyal becerilerini geliştirir.
-Neşeli olmayı ve eğlenebilmeyi öğretir.
Fiziksel kapasiteler ile ilgili olarak da, tenis oyunu çocukların gücünü, kuvvetini, anaerob performansını, esnekliğini, çevikliğini ve tüm koordinatif ve kondisyonel özelliklerini geliştirir. Antrenman programları planlanırken çocukların bu gelişimsel özellikleri göz ardı edilmemelidir.
Her yaş grubunun tenis eğitim ihtiyaçlarının birbirinden farklı olacağı gerçeği de göz ardı edilmemelidir.
Yazının devamında tenis eğitiminin bazı karakteristik özellikleri ile ilgili vurgulanması gereken bazı bilgiler bulacaksınız.
İyi bir tenis eğitiminin karakteristikleri
-Tenis oyunu fiziksel ve zihinsel dayanıklılık gerektirir. Ayrıca tenis çocuklar için oldukça keyifli ve onların gerek fiziksel gerekse zihinsel sağlığını geliştiren bir spordur.
-Çocuklar, zaten gençlik dönemlerinde tenistekine benzeyen hareketleri içeren oyunlar oynarlar. Tenis eğitimi sırasında tenisteki temel hareketler bu doğal becerilere eklenebilir. Sonuçta doğal hareketler içeren tenis temel teknikleri ortaya çıkar. Aslında tenis eğitimlerinde çocuğun doğasından getirdiği hareketleri kullanarak tenis temel becerilerini (fundamentals) yapması desteklenmelidir.
-Sporcu eğitimin tüm aşamalarında, antrenman sırasında kendini güven içerisinde hissetmelidir
-Sporcu tüm eğitim aşamalarında optimum düzeyde motive edilmiş olmalıdır
-Sporcunun hedef koyması desteklenmeli ve bu amaçlar antrenör tarafından gerçekçi olarak anlaşılmalıdır.
-Sporcu kendisini geliştirebilen eğitim sürecini hisseder ve o eğitime katılmak ister.
-Sakin ve neşeli bir eğitim ortamı öğrencinin dikkatini maksimize eder.
-Çocuklar eğlenerek öğrenmeyi severler. Bu ebeveynleri de olumlu etkiler.
-Alıştırmalar grubun ortak beceri düzeyine uygun olmalıdır. Uygulamalar zor ya da kolay olmamalıdır. Bu nedenle çocukların vücut ölçülerine uygun oranda değiştirilmiş alan ölçüleri kullanılmalıdır. örneğin; mikro, mini ve midi kortlar, farklı sıçrama kapasitesine sahip toplar ya da farklı ölçülerde raketler kullanmak gibi.
-Eğer yapılacaksa açıklamalar açık, kısa ve gerektiği yerde olmalıdır.
-Eğitim alanında ve alıştırma seçiminde güvenlik ve emniyet ihmal edilmemelidir ve gerekli disiplin sağlanmalıdır.
-Tenis alıştırmaları sırasında olabildiğince zengin araç gereç ve yöntem kullanmak sporcunun motive olmasını kolaylaştırır.
-Öğrencinin, öğretilmek istenen beceriyi keşfederek öğrenmesine ortam hazırlanmalıdır. Bu konu tenis eğitimi için oldukça önemlidir. Eğitici topu atış şekliyle ve sporcunun hareketlerine uygun sınırlılıklar getirerek, öğrencisinin keşfederek öğrenmesine yardım edebilir. Keşfederek öğrenme ortamı tenis eğitiminin tüm aşamalarında kullanılmalıdır.
-Çocuklara önce tenis oyununun temel hareketleri öğretilmelidir. Bu öğretim olabildiğince oyunlar ile bezenmiş, çocuğun doğasına uygun ve gelişimini destekler nitelikte olmalıdır. Örneğin oyunlar sırasında kullanılan top atma ve tutma hareketleri tenisteki hareketlere benzer nitelikte olabilir.
-“Kortun farklı bölgelerinden değişik konuşumlarda çeşitli vuruşları yapabilme yeteneği” olarak da tanımlanabilen tekniğin eğitimi ihmal edilmemeli ve büyük hataların dışında gelişimi doğal akışına bırakılmalıdır.
-“Teknik becerileri stratejik olarak planlayıp kullanma yeteneği” olarak da tanımlanabilen taktikyeterlilikler ise gerçeğe uygun olarak öğretilmeli ve sporcunun antrenmanda pekiştirdiği taktikleri müsabaka sırasında özgürce denemesine izin verilmelidir.
-“Müsabaka ve antrenmanın tüm evrelerinde kondisyonel özellikleri maksimum düzeyde sürdürebilme yeteneği” olarak da tanımlanabilen fiziksel özelliklerin uygun yaş dönemlerinde çalıştırılması ve olgunlaştırılması sağlanmalıdır. Fiziksel yeterlilikler antrenmanda yüklenebilirliği sağlayan ve antrenörün hareket kabiliyetini arttıran unsurlardandır.
-“Performans süresince duygusal ve zihinsel yeterliliklerin kontrol edilmesi ve bunları yeniden düzenlenmesi” olarak da tanımlanabilen psikolojik yetiler uygun yaş dönemlerinde çalıştırılmalıdır.
Ace: Servis kazanılan direkt sayı.
Avantaj: Oyunun berabere olmasından sonra alınan ilk sayı.
All-arounder: Hücum ve müdafaa özelliklerine sahip olan, tenis kortunun her yerinde vuruşlarını mükemmel bir şekilde kullanabilen oyuncu.
Ayak Hatası: Servis atışı sırasında oyuncu topa vurmadan arka çizgiye veya sahaya ayağı ile basması servis hatası olarak kabul edilir.
Back court: Tenis sahasının arka çizgisi ile 3/4 kort arasında kalan bölge arka çizgi oyuncularının kullanmayı tercih ettikleri alan.
Geri çizgi: Tenis sahasının her iki tarafında fileye 11.38 metre uzaklıkta bulunan kort sınırını belirleyen arka çizgidir.
Berabere: Oynanan oyunlarda sayıların 40-40 olması.
Basit Hata: Rakipten hiçbir baskı gelmediği halde yapılan hata.
Çift Hata: Aynı servis alanına üst üste servis hatası yapılması. Çift hata yapan oyuncu bir puan kaybeder.
Çim Kort: Geleneksel tenis kortu zemini. Bakımı masraflı olduğundan ve zaman aldığından gittikçe daha az tercih edilmektedir. İyi bir drenaj sisteminin kurulu olması gerekir. Hızlı bir oyun için idealdir.
Çizgi Hakemi: Görevleri, topun oyun sahasına düşüp düşmediğini kontrol etmektir. Kararları kule hakemince onaylanır.
Drive: Genellikle üstten eğilimli güçlü vuruşlar yapılarak direk sayı almak, filedeki oyuncuyu geçmek için yapılan vuruşlar.
İkinci Servis: Başarısız olan birinci servisin ardından atılan ikinci servis.
Koridor: Tekler çizgisi ile çiftler çizgisi arasında kalan alan.
Kort: Tenis sahası.
Kısa Vuruş: Rakip sahanın file ile yarım kort arasına düşen, düştükten sonra az seken alttan eğilimli vuruştur.
Karşılayan: Servis topunu karşılayan oyuncu.
Küt Vuruş: Genellikle yeterince yükseğe veya geriye atılmamış topu karşılamak için yapılan kuvvetli vuruştur. Servis vuruşuna benzer.
Kesik vuruş (slice): Topa alttan falso vererek yapılan vuruştur. topun vuruştan sonraki uçuşu nete yakın geçer, sektikten sonra fazla yükselmez ve kayarak büyük bir süratle ilerler.
Lucky Loser (şanslı kaybeden): Eleme turnuvalarında son turda kaybeden isimlerden, ana tabloya çekilen isimlerin yerine girebilen oyunculara denir.
Lob (aşırtma): Fileye yaklaşan rakip tenisçiyi zor durumda bırakmak için arkasına doğru yapılan aşırtma vuruştur.
Let: Topun fileye dokunarak karşı çaprazdaki servis sahasına geçmesine let adı verilir. Bu durumda servis atışının tekrarlanması gerekir.
Merkez Nokta: Arka çizgiyi ortadan ikiye ayıran çizgidir. Servis kullanan oyuncu bu çizginin sağından ya da solundan doğru servis karesine servis atabilir.
Maç Puanı: Tenisçinin maçı alması için gerekli olan son puandır.
Mini-break: Tie-break esnasında rakip serviste kazanılan puanlara denir.
Oyun: Bir sette yer alan bölümlerin her biridir. Her sette en az altı oyun oynanır.
Overrule: Baş hakemin diğer hakemler tarafından verilen bir kararı değiştirme ya da düzeltme hakkıdır.
Paralel Top: Topun sol/sağ yan saha çizgilerine paralel vurulması.
Penaltı Puanı: Sportmen olmayan davranış nedeniyle puan düşülmesidir.
Ralli: Servis atışından sonraki karşılıklı vuruşlar.
Receiver (Karşılayan): Servis topunu karşılayan oyuncu.
Return: Servis karşılama.
Servis Kırılması: Servis atan oyuncunun kendi oyununu kaybetmesi
Sert Zemin: Asfalt, beton veya benzer malzemeden yapılan korttur.
Seribaşı (seeding) sistemi: Turnuvaya katılan en iyi oyuncuların numaralanmış listesidir.En iyi oynayanlar genel sıralamada daha alt sıradaki oyuncularla eşleşirler. Bu da üst sıralardaki oyuncuların ilk turda birbirlerine karşı oynamaları engellenmiş olur.
Servis: Her puan bir servis atışıyla başlar. Oyuncu arka çizginin gerisinde çizgiye basmadan servis atar. Servis atan oyuncu oyuna başlangıç servisini sağ taraftan kendisine göre karşı sahadaki sol servis karesine atar. Takip eden sayılarda her puan başlangıcında yer değiştirir.
Servis Vole: Servis attıktan sonra oyuncunun fileye doğru koşup vole vuruşuyla puan almak.
Set: Her set 6 oyundan oluşur.5-5 Berabere durumunda oyun yediye uzar. 6-6 durumunda tie-break oynanır.
Set Puanı: Seti kazanmak için gereken son puandır.
Smaç: Fileye yaklaşan oyuncunun aşırtma vuruşlarına karşı geliştirdiği servis vuruşuna benzeyen küt vuruşudur.
Swing: Raketin, kavisli hareketlerle önden arkaya veya arkadan öne doğru götürülmesine denir.
Sweet spot (Tatlı nokta): Mükemmel ve iyi bir vuruş hissi ile vuruş yapabilmek için raketin yüzeyindeki merkezi alandır.
Toprak Kort: Genellikle kiremit tozundan yapılan, teknik açıdan en yavaş sahadır.
Tel çekmek: Oyuncular raketle topa vurabilmeleri için rakete belli bir gerginlikte çekilmiş olan telleri kullanırlar. Oyun stiline göre farklı gerginlik ayarı yapılır.
Tatlı Nokta: Mükemmel ve iyi bir vuruş hissi ile vuruş yapabilmek için raketin yüzeyindeki merkezi alandır.
Tie-break: 6-6′lık beraberlikte oynanan oyundur. İki farklı olmak üzere yedi sayı alan kazanır.
Unforced error (Basit hata): Rakipten hiçbir baskı gelmediği halde yapılan basit hata.
Vole: Bir oyuncu top yere değmeden yaptığı vuruşa denir.
Yaklaşma Vuruşu: Oyuncunun file önüne gelebilmesi için orta korttan yaptığı forehand veya backhand vuruşları.
Yarım Vole: Top yere değdikten hemen sonra yapılan vuruştur.
Yardımcı el: Raket tutmayan eldir. Dengeleyici pozisyonundadır.
BİLİNÇLİ OLUN
Herkes merak eder : Sporcuyu kim yetiştirir ?
Muhteşem kortlar, profesyonel aydınlatma, mü!kemmel fitness salonu yetiştirmez !
Şu yıldız sporcunun antreman yaptığı kulüp yetiştirmez !
Gençliğinde falancayla çalışmış filanca ünlü başantrenör yetiştirmez !
Ünlü başantrenörün altına serpiştirilmiş tecrübesiz çocuklar yetiştirmez !
Bedava antreman, 3-5 turnuva desteği yetiştirmez !
Peki o yetiştirmez bu yetiştirmez kim yetiştirir ?
Sporcuyu 'kortta duruşundan ve hatta yürüyüşünden tanıyan' tecrübeli antrenörler yetiştirir.
Sporcuya emek veren, onun daha da iyi olması için okuyan-araştıran-çalışan antrenörler yetiştirir.
Sporcuyu onunla birlikte yaşayan, ter döken, üzülen ve sevinen antrenörler yetiştirir.
Sporcuyu spor ahlakına sahip ve sporcuya spor hayatını da öğreten antrenörler yetiştirir.
Var mı böyle çalışkan ve fedakar antrenörler ?
Ben eminim ki var.
Yeter ki birileri bunu talep etsin.
Yeter ki birileri 'saldım çayıra mevlam kayıra' demesin.
Yeter ki birileri 'eti senin kemiği benim' demesin.
Eğer böyle antrenörler bulunamıyorsa çocuklarınızı kendiniz yetiştirin.
Okuyun, araştırın, öğrenin, gidip yurtdışında akademilerle konuşun, bilgi alın, destek alın.
Çocuğunuzda bu ışık varsa, kendisi de talep ediyorsa elinizi taşın altına koyun.
Ortada henüz bir başarı yoksa destek beklemek, milli piyangodan büyük ikramiye beklemek gibidir.
Sporcu ve anne-baba bu başarıyı tırnaklarıyla kazıyarak elde etmek zorundadır.
Biraz zaman ayırıp Türkiye'de bugün adını duyduğunuz sporcuları inceleyin. Nasıl olmuş da birşey olmuş, ya da nasıl olmuş da bunca emeğe rağmen bu kadar olmuş, ne yanlışlar yapılmış görün.
Biraz daha zaman ayırıp bugün dünyada adını duyduğunuz yıldız sporcuların buraya nasıl tırmandığına bakın. Çoğunda ilk antrenörlerinin anne babaları olduğunu göreceksiniz. Başarıyı birileri farkedene kadar yaşadıkları zorlukları farkedeceksiniz. Tabii bir fark daha göreceksiniz. Onları farkeden ve inananlar ile sonuna kadar destekleyen kurumların olduğunu da göreceksiniz. Biz henüz sporcularımıza uydur kaydır destek programları icat edip 'bu defa olmadı değiştirip bir defa da böyle deneyelim' yöntemleri uygulayıp 'Sharapova seyret Sharapova ol' ya da 'Federer'i getir tenis patlasın' gibi mucizeler peşinde koşturuyoruz. Federasyon desteği peşinde koşup, palavra destek programlarının şartlarını tutturmaya çalışmayın.
Oralara gömeceğiniz paraları biriktirip çocuğunuzu yurtdışında doğru dürüst tenis akademilerine gönderin, turnuva oynatın ki dünyada neler oluyor anlayabilsin.
Kendi yolunuzu kendiniz çizin.
Yanınızda bir yol gösteren yoksa çalışıp yolu öğrenin.
Hedefi hayal edebilirsiniz ama o hayalle yaşanmıyor, gerçekçi olup gereğini yaparsanız hayal gerçekleşebilir.
BİLİNÇLİ OLUN...
Chris BOWERS-Tenisin Yaşayan Efsanesi FEDERER kitabından Federer'in öfke kontrolünü anlattığı bir anısını kitaptan aktarıyorum..C.KÖŞE
...
Roger öfkesini kontrol edememesi yüzünden çok kötü bir cezaya çarptırıldı. “Tenis Evi” denilen merkez yeni donatılmıştı. Donanımlardan biri de pahalı bir gürültü perdesiydi. Bütün oyuncular perdenin çok pahalıya mal olduğu konusunda uyarılmıştı.
Zarar veren kişiye bir hafta tuvaletleri temizleme cezası verilecekti. Federer daha sonra perde çok kalın olduğu için zarar vermenin mümkün olmadığını düşündüğünü itiraf etti. Ama yanılmıştı. Yaptığı hatalı bir iki vuruştan sonra raketini fırlatmış, raket de perdeye çarparak belirgin bir çiziğe sebep olmuştu. “Tuvaletleri bir hafta boyunca temizlemek için sabahları yedide merkeze gelmek zorundaydı,” diyor Allegro. “Bu, onun için mümkün olan en kötü cezaydı. Kışın ortasıydı, çok soğuktu. Daha sekizi- bile kalkmakta zorlanırken saat yedide merkezde olacak kadar erken kalkmak onun için tam bir kâbus demekti."
Yves Allegro öfke nöbetlerini kesinlikle hatırlıyor “Çok kolay sinirlenir, raketini sağa sola atardı." diyor, o kadar da kötü değildi ama sık sık yapardı.
....
We are here for you/Sizin için burdayız
SPORCU BESLENMESİ/ ATHLETES'S NUTRITION
Önemli olan sporcunun, vücudunun ihtiyaçları doğrultusunda beslenmesidir.
Tüketilmesi gereken besinler: Karbonhidratlar, yağlar, proteinler, vitaminler, mineraller ve iz elementler, yüksek lifli gıdalar ve su.
Tenis sporcusunun beslenmesindeki en önemli besinler karbonhidratlardır.
Oyuncular yağın beslenmedeki önemini göz önünde bulundurmalarının yanında, yine de yağ tüketim miktarında çok dikkatli olmalıdırlar.
Sporcu, çok fazla protein tükettiğinde bunun yağ olarak vücutta depolandığını bilmelidir.
Alkol idrar söktürücü olduğundan ve alkolün karaciğere zarar verme riski olduğundan, yüksek performanslı atletler alkol tüketiminden kaçınmalıdır.
Yarışma sürecinde sporcular karbonhidrat karışımlarını daha fazla tüketmelidir.
Oyuncular, maç öncesi ve sonrasında sıvı tüketmelidirler.
Bir sporcunun en çok ihtiyaç duyduğu besin sudur.
Gün ne kadar sıcaksa ve maç nekadar uzun sürerse o kadar fazla sıvı alınmalıdır.
Kort Zemin Çeşitleri
Tenis kortları isteğe ve ekonomik faktörlere bağlı olarak açık veya kapalı çok değişik malzemelerle kaplı olarak yapılabilir. Örneğin açık alanlarda yapılan çim kortların yapımı ve bakımı, sentetik malzemeden yapılan korlara göre oldukça pahalıdır. Her açık kort kaplamasının altında veya yanında yağmur suyuna karşı drenaj katmanları yapılır. Aşağıda bazı kort kaplama türleri açıklanmıştır.
Toprak Kort
Yüzeyi kırmızı kille kaplı, kırık taş ve tuğla katmanlarından oluşan kort türü. French Open bu tür bir kortta düzenlenir. Zemin esnek olduğu için kaslar açısından daha sağlıklıdır. Toplara kayarak da vurabileceğiniz için sakatlanma riskini azaltmaktadır. Oyunu yavaşlatır. Sürtünme katsayısı 0.60 civarıdır. Hem performans, hem de kulüp oyuncuları için zevkli ve çekişmeli oyunlara neden olur.
Karlılığı düşüktür. Kış aylarında don olan bölgelerde ve aşırı yağmurlarda kort kullanılamaz. Turnuva ağırlığı olmayacak ve sıcak bölgeler için daha uygundur.
Kuruluş maliyetleri hemen hemen aynıdır. Ancak toprak kortların bakım masrafları yüksektir. Devamlı sulanmaları, işçi bakımı ve çizgilerin yenilenmesi gerekmektedir.
İyi yapılmadığı takdirde, kış aylarının devamında kortlar aşırı yumuşak kalarak oyun kalitesini bozabilirler.
Çim Kort
Bakımı ve yapımı pahalı olduğundan çok çok az vardır. İyi bir drenaj gerektirir. Ancak oyun için hızlı bir sahadır.Wimbledon bu tür bir kortta düzenlenir.
Sentetik Kort
Suni çim, poliürethan, sentetik kauçuk veya sentetik malzemeler ile kaplanmış kortlardır. Bu tür kortlarda oyun malzemeye göre hızlı veya yavaş olur. Australian Open bu tür bir kortta düzenlenir.
Sert Kort
Asfalt veya beton kaplı kortlardır. Oyunun hızı kaplamanın pürüzlülüğüne göre değişir. Asfalt üzeri boyalı kortlar hızlı olur. US Open bu tür bir kortta düzenlenir. Sert kortlarda eğer kaliteli malzeme kullanılırsa ve kauçuklu ara katlar atılırsa, toprak kadar olmasa bile zemin esneklik kazanacaktır. Turnuva oyuncuları gibi her gün saatlerce oynanmayacaksa, kısa oyunlar için sert zemin sorun yaratmaz.
Oyun hızlıdır. Sürtünme 0.35 civarıdır. Oyun bazen sadece servis voleden ibarettir. Ancak çeşitli zemin uygulamaları ve kaplama malzemesinin kalitesinin artırılmasıyla toprak kort yavaşlığına yaklaştırılmaktadır.
Yaz kış oynanabilir. Kortun su eğimi iyi verildiği takdirde bütün gün boyunca oynanabilir. Özel tenis kulüpleri için daha uygundur. Bakım maliyetleri çok düşüktür. Haftada bir yıkanması yeterlidir. Turnuva standartlarının gerektirdiği alt yapı ve standartlarda olduğu takdirde 7-8 yıl hiçbir bakım gerektirmez.
AYAKKABI ÇOK ÖNEMLİDİR/SHOES ARE VERY IMPORTANT
Vücudumuzun, alt ekstremite denilen ayak, bacak ve diz bölümlerinde herhangi bir hasar oluşmaması için spor ayakkabısının seçimi çok önemlidir. Bu konuda bilinçsiz hareket etmek kas, kiriş, bağ, kemik ve kıkırdaklarda yaralanmalara yol açabildiğinden uzmanların uyarıları doğrultusunda yapılacak spora göre tasarlanmış bir ayakkabı edinmek, sağlıklı bir başlangıç yapmanın ilk şartıdır. Ayaklar üzerinde büyük bir baskı yaratan tenis sporunda, oyun esnasındaki ani yön değişikliklerine bağlı olarak düzensiz bir hareketlilik söz konusu olduğundan alt ekstremitedeki zorlanma diğer sporlarla karşılaştırıldığında çok daha fazladır. Özellikle ayak ve diz kemerlerinde hissedilen bu zorlanmayı dengelemenin yolu, tenise uygun spor ayakkabısı giymektir. Hayatta olduğu gibi spor aktivitelerinde de başarının sırrı dengedir. Teniste denge platformu ayaklar olduğundan, doğru seçilmiş bir tenis ayakkabısı performansın yükselmesini, oyundan alınan zevkin artmasını ve yaralanmalara karşı güvende olmayı sağlar. Tenis ayakkabısı seçiminde yönlendirici unsurlar; Oyun oynama stili Kortun özelliği Ayak tipi olmalıdır. Bu unsurları gözeterek en kaliteli malzemeden yapılmış en hafif ayakkabıyı seçmeye öncelik tanınmalıdır. Oyun stili kortta genellikle nasıl hareket edildiği ile ilgilidir. Bazı tenisçiler topu yere düşürmeden vurma eğiliminde olduklarından sık sık öne hücum yapma ve geri geri kayma hareketlerini tekrar ederler. Bu durumda parmak bölgesini dayanıklı kılmak gerekir ki, bunun için parmak ucu takviyeli ayakkabılara bakılması daha sağlıklı olur. Bazı oyuncular ise genellikle çizgi gerisinde durma eğiliminde olup, sağa sola yani yanlara kayma hareketlerini çok sık yapmaktadırlar. Bu oyun stiline sahip bir tenisçinin de kortta en iyi performansı sergileyebilmesi için ayak bileğindeki dönmeleri önleyen yanal destekli ayakkabıları tercih etmesi gerekir. Kort tipine göre ise şunlara dikkat edilmelidir: Sert kortlar için; dayanıklılığı daha yüksek olan balıksırtı tabanlı ayakkabılar seçilmelidir. Halı kaplı kortlar için; ayak bileği ve diz üzerinde baskıya yol açmayacak tabanı tamamen düz olan ayakkabılar seçilmelidir. Çim kortlar için; kaymayı önlemek amacıyla tabanında küçük kauçuk çıkıntılar olan ayakkabılar seçilmelidir. Toprak kortlar için; rahat kaymayı sağlayacak tabana sahip ayakkabılar seçilmelidir. Ayakkabı tabanındaki dişlerin ince olmasına dikkat edilmelidir. Açık renkli ayakkabıların tenis için en uygun seçenekler olduğu da unutulmamalıdır. Kortların kirlenmemesi için pek çok tenis kortunda koyu renk tabanlı ayakkabılara izin verilmemektedir. Tenis ayakkabısı alırken yapılacak en kötü şey fiyat öncelikli davranıp ucuz ayakkabılara bakmaktır. Öncelik daima ‘sağlık’ olmalı ve bu doğrultuda orta veya yüksek kaliteli tenis ayakkabıları arasından uygun bir seçim yapılmalıdır. Ayakkabı spor çorabıyla denenmeli ve ayak başparmağı ile ayakkabı arasında boşluk kaldığından emin olunmalıdır. Ayağın tarak bölgesinin rahat hareket edip etmediği mutlaka test edilmelidir.
SADECE TENİSTEN ANLAYAN, TENİSTEN DE ANLAMAZ !
Söz aslında ünlü Arjantinli futbolcu ve teknik adam MENOTTI'ye ait :
Sadece futboldan anlayan futboldan da anlamaz.
Futbolun sadece futbol olmadığını anlatır. Bizde Amerikan futbolu bilinmez ama birçok Hollywood yapımı futbolun saha dışındaki yapısını, büyüklüğünü, ticaretini, entrikalarını pek güzel ortaya koyar.
Biz tenisi kortta karşılıklı topa vuran iki oyuncudan birisinin daha az hata yapıp kazandığı bir spor dalı olarak görüyoruz. Böyle bakınca da eğitim sistemimizdeki bozuk yapıyı tenis eğitimine de uyguluyoruz : Bizim eğitim sistemimizde bilginin tekrarı ölçülürken, dünyada bu bilginin nerede kullanılacağı üzerine bir yapı oluşturuluyor.
Tenis eğitimini çok tekrar üzerine kurarken mental güç ve oyun zekasını ıskalıyoruz. Bu yüzden robot oyuncular yetiştirmeye çalışıyoruz. Halbuki sorgulayan, hayal eden, oyun kurma becerisi olan insanlar yetiştirmediğimiz için böyle sporcularımız da olmuyor. Tek tip oyuncular ve tek tip insanlardan dünya sahnesinde başarı bekleyen garip bir yapımız var. Hepimiz tenisten anlıyoruz, her tenis konusu açıldığında söyleyecek bir sözümüz var. Bazılarımız herşeyin en iyisini bilip diğerlerini aşağılarken aslında bilgisizliğini maskeliyor. Çünkü hepimiz sadece tenisten anlıyoruz ama dünyanın farkında değiliz. Satranç oynamayı teşvik edip oyuncuların oyun zekasını geliştirmeyi kimse akıl etmiyor. Düzenli satranç oynayan (bilen değil) kaç tenis oyuncumuz var ? Kitap okuma alışkanlığı edinmiş kaç tenis oyuncumuz var ? Bulduğu her fırsatta tiyatroya giden oyuncu sayımız kaç ? Turnuva için gittiği ülkelerde fırsat bulduğunda o ülkenin tarihi ve kültürel dokusunu merak edip ilgilenen kaç oyuncu sayarsınız ?
Şimdi bu cümlelerdeki OYUNCU kelimesinin yerine ANTRENÖR koyup bir daha okuyun. İsterseniz kelimeyi federasyon başkanı ve yönetim kurulu, hatta tenis kulübü yöneticisi olarak da değiştirebilirsiniz.
Kortta gördüğümüz oyunun dışında bu sporun medyası, sponsoru, ticari ve endüstriyel yapısı olduğunu bilenler sadece tenisten anlamayanlardır. Bütün spor dallarında aynı şablon ufak değişikliklerle uygulanır.
Sadece tenisten anlayanlar, mesela Türk tenisi yararına kandırmacası altında federasyon yönetim kurulu üyesinin yüzlerce turnuvanın finansmanını nasıl yaptığını, federasyonun buna nasıl bir katkısı olduğunu ve nasıl bir mal beyanı olduğunu anlayamaz.
Sadece tenisten anlayanlar sorgulamaz çünkü birgün kendisine de pastadan bir pay düşeceğini düşünür.
Sadece tenisten anlayanlar, antreman yapıp korta çıkıldığını zanneder, hep destek tam destek bekler, sorgulansın istemez, yenmek de yenilmek de var sözünün arkasına saklanır, önemli olan katılmaktır der.
Sadece tenisten anlayanlar antreman programını uygular ve kazanmayı bekler, başarının ekstralarda gizli olduğunu bilmez, bilse de işine gelmez çünkü tembeldir.
Sadece tenisten anlayanlar antreman programını uygular, sonra özel ders kovalar çünkü maaşı yetersizdir, oyuncu başarılı olsa da olmasa da değişmez, primi yoktur ama eve ekmek götürmek gerektir.
Yani sadece tenisten anlayanların ülkesinde teniste başarı saman alevi gibidir, eğrisi doğrusuna denk gelirsedir.
Yani sadece tenisten anlayanların ülkesinde olursa olur, olmazsa olmaz derler ; günlük düşünürler, tarih bilmezler, bilim hiç bilmezler.
Sadece tenisten anlayanlar, kafasında binbir tilki dolaşanların gelir kaynağıdır, oyuncağıdır.
Sadece tenisten anlayanlar bu yazıyı sonuna kadar okumayanlardır !
M.Yaylali
We do not only bring you Turkey also we bring you the world to your doorstep
Sadece Türkiye'yi değil dünyayı ayağınıza getiriyoruz
Sayı saymayla başlayalım mı?
Tenisle içli dışlı olun ya da hayatınız boyunca izlediğiniz tenis maçlarının sayısı bir elin parmaklarını geçmesin hepimizin ortak bir noktası, tenisle ilgili kafamızı kurcalayan büyük bir soru işareti var…
Yazıya böyle girince ilk anda aklınıza gelmemiş olabilir ama eminim bir kez olsun siz de maç esnasında "Bu puanlar neden 15-30-40 şeklinde gidiyor? 15-30’u anladık da neden 45 değil de 40?" diye içinizden geçirmişsinizdir.
Ben de birçok kişi gibi bu soruyu defalarca kendime sorduğum için bir araştırma yapıp bu konuya getirilen birtakım açıklamaları sizler için derledim. Hiçbirinin doğruluğu kanıtlanmamış olmakla birlikte, tenisteki puanlama sistemiyle ilgili çokça dillendirilen 4 rivayet mevcut.
Konuya getirilen açıklamalardan ilki, 15-30-40 sayılarının telaffuzları ile alakalı… Bilindiği gibi tenisin kökenleri Ortaçağ Fransa’sında elle oynanan ve günümüz tenisini andıran bir oyuna dayanmaktadır. Söylentilere göre; dönemin Fransa’sında maçlarda puanlama sistemi saat kadranından yola çıkarak belirlenmiş ve 60’a ilk ulaşan tarafın puanı kazandığı bir yöntem esas alınmıştı. Puanlar ise Fransızca’da 15-30-45 anlamlarına gelen sırasıyla quinze, trente ve quaranta-cinq sayıları ile nitelendiriliyordu.
15 ve 30 tek heceli ve kolay telaffuz edilirken, 45’in söylenişinin zorluğu yüzünden 45 (quaranta-cinq) yerine 40’ın (quaranta) tercih edilmesiyle, zaman içinde bu puanlama sisteminin benimsendiği söyleniyor.
Konuyla ilgili ikinci bir söylenti 1800’ler İngiltere’sine uzanıyor. Tenisin, günümüzdeki modern şekline en yakın hali 1800’lü yıllarda İngiltere’de oynanıyordu. Tabi bu durumun, Fransızca telaffuz örneğinde olduğu gibi teniste bazı esinlenmelere sebep olduğu ve 15-30-40 şeklindeki puanlama sisteminin 19. yy’daki İngiliz subaylarından geldiği varsayılıyor.
O dönemde; İngiliz denizcileri, gemilerdeki topları ateşlerken önce ana güvertenin 15 poundluk toplarını, ardından orta güvertenin 30 poundluk toplarını ve son olarak alt güvertenin 40 poundluk toplarını ateşlerdiler. Teniste kullanılan servislerin de topların ateşlenmesini andıran bir görüntüsü olduğu için kazanılan puanların 15-30-40 şeklinde adlandırıldığı iddia ediliyor.
Bir diğer rivayet ise, 15-30-40 puanlamasının tenisin ilk dönemlerdeki oynanış şeklinden kaynaklandığını söyler…
Tenisin ilk dönemlerinde; ilk servis atıldığında puanı kazanan oyuncu 15 adım ileri gider ve servisi oradan kullanırdı. 2. puan kazanıldığında bulunduğu yerden 15 adım daha gider ve 30 adımlık mesafeye ulaşırdı. 3. puan kazanıldığında ise; ilerlenmesi gereken 15 adım filenin ötesine denk geldiği ve kurallar gereği rakip sahaya geçilemeyeceği için, oyuncular 10 adım ileriye giderek file dibine kadar gelip oyuna oradan devam ederlerdi. Günümüz puanlama sisteminde de bu sebeple 15-30-40 sayıların baz alındığı belirtilir.
Yazının şu ana kadar olan bölümünde bahsedilenler için ‘’Ya bu da çok zorlama. Bunu yazmışsın ama hiç aklım kesmedi, doğru değildir abi bu’’ demiş olabilirsiniz.
Bunun olabileceğini varsayarak, akla en yatkın ve makul görünen açıklamayı sona sakladım.
Akla en yatkın diyorum çünkü bu sefer; Fransızca sayılardan, İngiliz denizcilerinin attıkları toplardan ya da 1800-1900’lü yıllardan örnekler yok…
4. ve son söylenti; 15-30-40 puanlamasının, verdiğimiz ilk açıklamada olduğu gibi yine saat kadranından kaynaklandığını ileri sürüyor.
Oyuncuların, sayıyı kazanmak için saat kadranında 1 tam tur dönmelerini baz alan bu sistemde ilk puanı kazanan 15, ikinciyi kazanan 30 ve üçüncüyü kazanan 45 puana çıkıyordu. 45’e geldikten sonra ise puanı kazanan oyuncu 60’a ulaşıyor ancak bu aşamada 60 söylenmiyor, oyun kazanıldığı için son puan ‘’oyun’’ olarak nitelendiriliyordu.
Bu sistemde 45 yerine 40’ın kullanılmaya başlanması; 45-45 eşitlik durumunda sayıyı kazanmak için gereken art arda 2 puan alma kuralına dayanıyor. 45-45 eşitlikte; üst üste 2 puan kazanan oyuncunun 75’e ulaşıp, 60’lık puanlamanın baz alındığı sistemi bozmaması için 3. puan 40 olarak kabul edilmiş ve 40’tan sonra arka arkaya kazanılan 2 puan 10’ar 10’ar sayılarak 50 ve 60’a sırasıyla ulaşan oyuncunun oyunu kazanması öngörülmüştür. Günümüzde ise; burada bahsettiğimiz ‘’50’’ yerine ‘’avantaj’’ ifadesi kullanılmaktadır…
Bir çalışma için araştırma yaparken, konuyla ilgili-ilgisiz sayısız bilginin ortasına düşmüş halde bulursunuz kendinizi… Bu yazıyla alakalı kaynak ararken benim de başıma geldi tabi bu durum ve bu esnada tenis maçlarında kafa kurcalayan iki konuya daha rast geldim.
Bunlardan ilki; tenis maçlarında eşitlik durumunda söylenen ‘’deuce’’ ifadesi. Bu tabirin, Fransızcadaki ‘’deux’’ yani iki sayısından geldiği söylenir ve oyunculardan birinin oyunu kazanması için iki puana ihtiyacı olduğunu belirtir.
İkinci konu ise; 0 puanın ‘’love’’ olarak nitelendirilmesi… Bir kesim bunun Fransızca’dan geldiğini, sıfır yumurtaya benzetildiği için, Fransızca’da yumurta anlamına gelen "l’oeuf" kelimesinin telaffuzu (lov) bu söyleme yol açmıştır der.
Bir kesim de İngilizce’deki "love" yani aşk kelimesinden geldiğini söyler. Bu duruma getirdikleri açıklama ise; görüşlerini savunmak için sağlam geyik çevirdiklerini düşündüren cinsten…
Şöyle ki; tenis oynayanlar kazanmayı ya da kaybetmeyi önemsemezler, sevdikleri için oynarlar, bu yüzden puan alamayıp kaybedenler ‘’Kazanmak için oynamadım ki oğlum ben, oyunun kendisini seviyorum’’ diyerek sıfır yerine love kelimesini kullanırlar deniliyor…
Yazıda geçen puanlama sistemiyle ilgili 4 senaryo ve ‘’deuce – love’’ tabirlerinin kullanılmasına getirilen açıklamalar, kesin ve net doğrular olmasa da; kafanızdaki soru işaretlerini az da olsa gidermiştir diye ümit ediyorum…
Sıkça sorduklarınız
Tenis Raketi Alırken Nelere Dikkat Edelim
Tenis turnuva kurallarından önce fizik kurallarına göre oynanır ve raket alırken kesinlikle dikkat edilmesi gereken yedi ölçüt vardir. Bu kurallara uymayan raketler sizi yalnızca yanlış tekniğe sahip kotu bir oyuncu yapmakla kalmayacak, tenisçi dirseği hastalığına yakalanmanıza sebep olacaktır
1. Ağırlık
Hafif raket kötü, ağır raket iyidir. Raketin ağırlığı, telleri takılmadan önce en azından 300 gram olmalıdır. Bunun üstüne kurşun ağırlıklar ekleyerek, kendinize uygun bir raket yaratabilirsiniz. unutmayın eklediğiniz her gram size daha cok momentum ve sert vuruşlar olarak geri dönecektir.
2. Denge
Raket sap tarafinda daha ağır olmalıdır (head light). Bunu test etmek icin işaret parmaginizi raketin boğaz kısmına koyarak dengesini test edin. kafa tarafi (head heavy) ağır geliyorsa o raketi kesinlikle almayin. boyle raketler ilk basta daha rahat oynaniyor gibi gozukse de birkac ay icinde tenisci dirsegine yakalanmaniza yol acar
3. Esneklik
Esneklik özelliği bulunan raketler kolunuzda problem olusmasini onler, daha iyi kontrol saglar ama vurdugunuzda top daha yavas gider. ancak burdaki guc kaybi cok iyi bir oyuncu olmadiginiz surece cok onemli degildir. esnek raket alin. topa vurdugunuzda raketin titremesini hissediyorsaniz ve/veya raketten teneke kutuya vurulmus gibi ses geliyorsa kolunuz zarar gormeden sok emici takin. durum hala devam ediyorsa raketi hemen birakin. titresim dirsegin en buyuk dusmani oldugu gibi duzgun vuruslar yapmanizi da engeller.
4. Yüzey Alanı
her nekadar yuzey alani genis raketlerle oynamak daha kolay gibi gozukse de isin asli sizin daha cok hata yapmaniza yol acarlar. genis yuzey alani merkezin (sweet spot) disinda kenar bolgelerden vurus yapma ihtimalini arttirir. boyle bir vurusun sonucu raketin vibrasyonunun artmasi ve dirseginizin zarar gormesidir. evet buyuk bir raketle kisa vadede daha cok topu karsi tarafa gonderebileceksiniz ama oyununuzu gelistirmek istiyorsaniz daha kolay hareket ettirilebilen, kontrolu yuksek kucuk bir raket almaniz sizin icin daha iyidir. bu yuzden 110 dan buyuk hicbir raketi almayin. 90-100 arasi idealdir..
5. Sap Elinize gore ne cok buyuk ne de cok kucuk raketle oynamayin. gerekirse vibrasyonu emici yeni grip takin.Terlemeyi önleyici gripler oyun kalitenizin artmasını sağlayacaktır .
6. TellerÇok ucuz tellerle oynamayın. raket kendinden telli geldiyse buyuk ihtimalle en adi materyalle yapılmıştır. en uygun zamanda degistirin. teller ne kadar esnek olursa o kadar iyidir. bağırsaktan yapılmış teller en iyisidir ama paketi 40 dolar oldugundan ve iki hafta içinde kopacağından maliyet olarak yüksek olacaktır , naylon tel almaya calisin. kevlar ve aramidden yapilmis teller en kotuleridir. Teller oynandikca gerginligini kaybedecegi icin belli araliklarla degistirin. dirsek sagliniz icin telleri cok yuksek gerginlikte taktirmayin. bunun disinda ince teller, kalin tellere gore topu kesmeye daha elverislidir. ama daha kolay koparlar. normal olarak 16, ince olarak 17 telleri secin.
7. Tel DuzeniSert ve duz vuruslari kolaylikla yapabiliyorsaniz daha sık tel duzenegi olan raketleri tercih edebilirsiniz (18×20 gibi). ancak topu kesmeyi seviyorsaniz ve/veya topspin e daha cok ihtiyaciniz varsa acik telli raket daha iyi sonuc verecektir (16×18 gibi).
ONLY ONE PLACE THAT YOU CAN TAKE PROFESSIONAL EDUCATION TO LEVEL OF PERFORMANCE FROM START TO LEVEL
Request from you, offer from us
Tennis is a job that only for professionals
The first tennis footprints in Kütahya are belong us
KÜTAHYA SPOR FESTİVALİ
Teniste ilk bizim ayak izimiz vardı.
DOĞRU ADRESTESİNİZ
Arayıp bulamadığınız her şey çok kısa bir zamanda elinizde olacak.
Sıkça sorduklarınız ve merak edilenler,tenis kuralları ve terimleri burada bulacaksınız
Tenis topunun ağırlığı: 56,70 - 58,47 gr arasında olmalıdır. Tenis topunun çapı: 6,35cm - 6.67cm arasında olmalıdır. Top 254cm yükseklikten beton bir zemine bırakıldığında, 135cm ile 147cm yüksekliğe sıçramalıdır. Topun 8,165kg'lık bir yük altında, içeri doğru deformasyonu (şekil değiştirmesi) 0,65cm ile 0,74cm, aksi istikametteki deformasyonuda 0.89cm ile 1,08cm arasında olması gerekir. Bu rakamlar topun üç ayrı eksenine tatbik edilen yük karşısında, elde edilen ölçümlerin ortalamasıdır. İki ayrı ölçüm arasındaki fark her seferinde 0,8 cm'den fazla olmamalıdır.
Tenis kortu bir dikdörtgendir. Tenis kortları 23,77m (78 feet) uzunluğunda ve 10,97m (36 feet) genişliğindedir. Tekler müsabakası için genişlik 8,23m (27 feet) ‘dir.
Tenis kortu,1,07m (3.1/2 feet) yüksekliğindeki iki direğin üzerinden geçen çelik tel veya kordona asılmış durumdaki fileyle ortadan ikiye ayrılmıştır. File gergin olmalı, direkler arasını tamamen doldurmalı ve topun geçmeyeceği kadar sık dokunmuş olmalıdır. Filenin orta yüksekliği 0,914m (3 feet) olup, fileyi tutan çelik telin üzerinden geçerek yere sabitlenen bir “orta bant” ile filenin yüksekliği ve gerginliği ayarlanır. Filenin üzerindeki çelik tel, bir bant tarafından (file bantı) örtülü olmalı. File bantı ve orta bant tamamıyla beyaz olmalıdır.
Fileyle ilgili kurallar arasında şunlar yer alır :
Kortların genişliğini belirleyen çizgilere sınır çizgileri denir. Bunların ortasındaki küçük işaretin adı ise çilekeş çizgisidir. Bu çizgilerin kalınlığı 5 cm’dir
Kort Tipleri
Beş ana türde kort vardır. Kortların yüzeyinde kullanılan malzemeye bağlı olarak her topun yüzeye sekmesindeki hızı farklıdır. Bu da iki kişilik oyunlarda oyunun seviyesini etkileyebilir.
En bilinen beş kort türü:
Bazı oyuncular belirli yüzeylerde daha başarılı sonuçlar elde eder. Bu oyunculara başarılı oldukları kortun uzmanı (örneğin çim kort uzmanı) denilir.
Toprak kortları 'yavaş' olarak tanımlanırlar;çünkü top rakete gelene kadar hız kaybeder ondan sonra oldukça yükseğe zıplar ve yere çarptıktan sonra ani bir hizlanma olur;çünkü toprak kortta oyuncular top-spin vuruşları tercih etmeleridir. Toprak korttaki maçlar winner adı verilen sayı alan vuruşların daha zor olması sebebiyle daha uzun sürer. Sayılar genellikle oyuncularin basit hatalar denilen topun filede kalması ya da çizgilerin dişarı atilmasi sonucu alınır . Toprak kortlarında oynanan oyunlarda topun bıraktıği izler belirgindir.
Sert ve çim kortlar daha "hızlı" yüzeylerdir. Bu hız yapıldıkları maddeye göre değişir. Bu yüzeylerin özelliği kısa sıçrayışlardır. Bu kortlarda sert servis atan ve vuruşları sert olan oyuncuların avantajı vardır. Çim kortlarda topun sıçraması miktarı, çimin ne kadar sağlıklı ve ne sıklıkta biçildiğini gösterir.
Raketin toplam statik ağırlığı raketin terazi üzerindeki ağırlığıdır.Genelde 270 gramdan 350 grama kadar değişir. Hafif raketi sallamak genelde daha kolaydır ve özellikle yeni başlayanlar ve bayanlar bu nedenle tercih ederler. Kolu daha az yorduğu (ve kolay sallanabildiği için) daha hızlı vurulabileceği düşünülür ki bir ölçüde doğrudur. Ancak sanılanın tersine, hafif raketlerin en büyük sorunu olan stabilite eksikliği (raketin sweet spotu dışına gelen toplarda yarattığı bükülme ve arkaya yatma eğilimi), sanılanın tersine bilek, dirsek ve kola çok fazla yük verir ve sakatlanma riski yaratır. Ayrıca raket hafif olduğu için daha hızlı vurulsa bile raketin kütlesi (ağırlığı) daha düşük olduğundan topa istenen hızı vermek fiziksel olarak imkansızdır. Kişisel görüşüm, 300 g altındaki raketleri ciddiye almayın. (Performans oyuncularının kullandığı raketlerin tümü özeldir ve de ya kendileri ya da imalatçı tarafından uyarlanmıştır. Örneğin bir zamanlar Agassi nin oynadığı iddia edilen raket katologlarda 285 g olarak geçerken kendi kullandığı raket , dış görünümü aynı olmakla beraber, özel yapım ve 345 g idi..)
Raketin denge noktası Raketin genel davranışı ve hissi üzerine etkisi büyüktür. Genelde kafa hafif raketler daha kolay ve hızlı sallanabilir, manevra kabiliyeti çok yüksektir. Performans tenisinde hemen hemen tüm raketler bu dengeye sahiptir. Kafa ağır raketler ise daha fazla güç sağlar ve eşit statik ağırlıkta daha yüksek stabiliteye sahiptir. Raketinizin hangi dengeye sahip olması gerektiği oyun stiliniz ile çok ilgilidir. Double ve file oyununa yatkınsanız ve özellikle kol ve dirsek problemi çekiyorsanız kesinlikle kafa hafif raketleri öneririm. Aksi takdirde kafa ağır veya dengeli raketleri düşünebilirsiniz; bu tür raketler geri sahadan fazla güç harcamadan ve yorulmadan top atmak isteyenler için idealdir.
Raketin kafa büyüklüğü Küçük kafa küçük sweet spot fakat daha üstün kontrol ve manevra kabiliyeti sağlar. Büyük kafalı raketler vuruş gücünü arttırdığı gibi daha “affedici” raketlerdir, tam sweet spotu bulamasanız da top bir şekilde rakip sahaya düşer.. Yatay stabiliteleri çok üstündür. Eğer çok üst düzey oyuncu değilseniz 95 altındaki kafaları hiç düşünmeyin derim. Over size raketleri ise genelde yeni başlayanlara öneririm. Vuruşlar üzerindeki kontrolunuz arttıkça biraz daha küçük bir kafaya geçebilirsiniz. 110 üzerindeki kafaları ise istisnalar haricinde ciddiye almamak gerekir. (bu raketlerle başarıya ulaşmış bir çok veteran oyuncu tanıyoruz, ancak her birinin kendine özgü ve öğrenilmesi / öğretilmesi imkansız vuruşları var..)
Raketin esnekliği (flex) yapımında kullanılan malzeme ve kenar kalınlığı ile ilgilidir. Genel kural raketin kafa kalınlığı arttıkça, bileşiminde Kevlar türü sert malzemeler malzemeler arttıkça raket esnekliğinin azaldığıdır. Esnekliği az olan (sert/stiff) raketler daha güçlüdür (topu daha çok atar) ancak kola daha fazla darbe aktarır. Özellikle kol ve elbow problemleriniz varsa sert raketlerden uzak durmanızı öneririm. Esnek raketler kola çok rahattır, daha iyi spin verebilirler ve daha kontrollüdür. Flex katsayısı 100 skalası üzerinden verilir. (Tersi stiffness olup bazı speclerde bu rakkam verilmektedir). Flexi yüksek olan raketler 65 ve üzeri olarak kabul edilmelidir. Özetle, flexi yüksek raketleri öneriyorum. Bu raketlerde gücü yetersiz bulmanız olasıdır, bu durumda kordajı biraz düşürerek ve/veya biraz kurşun ilavesiyle (bkz. uyarlama kısmı) istediğiniz gücü elde edebilirsiniz.
Kordaj açıklığı çoğu oyuncunun üzerinde durmadığı ancak raketin genel karakteri üzerinde çok etkili olan bir özelliktir. Bilindiği gibi raket yukarıdan aşağıya ve sağdan sola örgü şeklindedir. Belirli bir kafa büyüklüğü için bu kordaj sayısı ne kadar düşükse kordaj açıklığı o kadar yüksektir denebilir. Örnek olarak Head Prestige Mid’ i alırsak 93 kafada, 18 düşey 20 yatay kordaja sahiptir ve kordaj açıklığı 93 sq kafa /18X20=25.8 bulunur. Aynı hesabı Prince Diablo Mid plus için yaparsak 100 sq kafa /16X18 = 34.7 yani Head e gore çok daha açık bir kordaj buluruz. (Gerçekte bu hesap bu kadar basit değildir, zira bazı raketlerin kordajı kenarlarda açık iken ortaya doğru daha sıkıdır, bazılarında ise hemen hemen her noktada aynıdır. Yine de fikir vermek açısından kullanılabilir)
Açık kordajli raketlerde daha az tel topa aynı anda topla temas ettiğinden spine (gerek slice gerek se topspin) çok daha yatkındır, kola dosttur ve rahat bir his verir. Bununla beraber sık kordaja gore daha az kontrol sağlar. Önerim, eğer kendi spininizi kendiniz geliştirebilecek tekniğe sahipseniz, çok kordaj kopartıyorsanız, fazla açık kordajlara yönelmeyin. Kolunuzda problem varsa, vuruşlarınız flat (düz vuruş) yakın ve maç içinde spini daha fazla kullanmaya kararlıysanız, açık kordajlı raketlere bir göz atın derim. Spine dayalı 2.servislerde, slice yaklaşma vuruşları ve geri sahadan yollayacağınız derin top spin vuruşlarda kapalı kordajlı bir raketle arasındaki farkı hissedeceksiniz. Ancak, açık kordajlı raketlerin çok daha fazla tel koparacağını da unutmayın.
Raketin uzunluğu sapından tepe noktasına kadar olan mesafe olup cm cinsinden 69 dan 71 e kadar gidebilir ve ITF tarafından bu ölçüler nizami olarak kabul edilmiştir. Daha uzun raket haliyle daha uzağa ulaşma imkanı ve biraz daha ilave güç, ekstra raket kafası hızı (dolayısıyla ilave spin gücü) sağlamakla beraber manevra kabiliyetini önemli ölçüde sınırlar. Kısa boylu, özellikle çift el backhand kullanan oyuncular için (özellikle fileyle de araları çok iyi değilse..) XL ve XXL de denilen bu tür raketler önerilebilir.
Sonuç : Yukarıda bahsedilen teknik faktörlerle ilgisi olmayan bazı “psikolojik” faktörler de raket seçiminde önemli rol oynamaktadır. “şu renk raketle oynayamam, bu marka raketten başkasıyla oynamam, kalın kenarlı raketlerden nefret ederim, X markanın yeni teknoloji ile çıkarttığı son raketi gördün mü ?” gibi konuşmalara mutlaka sizler de şahit olmuşsunuzdur. Raket imalatçıları ürünlerini satabilmek için yenilik bulmak zorundalar. Bunların çok azı gerçek anlamda teknolojik gelişme kabul edilebilir. Ayrıca en pahalı raketin en iyi raket olduğunu da düşünmek yanlıştır. Ancak süper marketlerde bazen 100-150 Milyon TL ye satıldığını gördüğüm raketlerden hangi marka olursa olsun uzak durun. Raketin dış görünüşünün, renginin ve markasının (güvenilirliği kanıtlanmış markalar olduğu varsayımıyla) oyununuz üzerine hiç bir etkisi olmayacaktır. Eğer yeni bir raket alacak maddi güce sahip değilseniz ya da seçim konusunda kararsızsanız kullanılmış bir raketle başlamanızı öneririm.
Oynayacağınız raketin grip seçimi konusunda yeterli bilgiye sahip değilseniz mutlaka bir tenis eğitmenine danışın. Yeterli verimi sağlayamayacağınız gibi, özellikle kolunuza , bileğinize ciddi zararlar verebilirsiniz. (Genel kural, raketi çekiç tutar gibi tuttuğunuzda, gribin diğer elinizin işaret parmağının kalan boşluğa giremeyeceği kadar küçük, ancak sağ elinizin parmaklarının da elinizin diğer tarafına değmeyecek kadar büyük olması istenir)
Son olarak almayı düşündüğünüz raketi, gittiğiniz kulüpte ya da tenis akademisinde görürseniz denemek için izin isteyip hiç değilse 3-5 dakika vurmaya çalışın. Gerçek anlamda size uygunluğunu ancak bu şekilde anlayabilirsiniz. Çok muhtemeldir ki , elinize ilk defa aldığınız bir raketi yadırgayacaksınız. Oyun şeklinize / vuruş tekniğinize uygun olduğunu düşünüyorsunuz alışmak için biraz vakit tanıyın, hemen vazgeçmeyin.
Raketlerin zamanla özellikle güneş ışığı etkisi ile flexi inin çok azalacağını, yıpranacağını ve değiştirilimesi gerektiğini de hatırdan çıkartmayın. İyi bakılmış ve haftada bir kaç kez kullanılan bir raket dahi en geç 3 sene içinde değiştirilmeyi gerektirir.
Kordaj Seçimi
Raket seçimiyle sıradan bir tenis oyuncusu bile çok ilgilenirken nedense kordaj konusu pek dikkate alınmaz.. Gerçekte kordajın oyun üzerine etkisi neredeyse raket kadardır. Piyasada bugün çok çeşitli marka standartta ürünler var.
Genel olarak kordajları 3 ana faktöre gore sınıflandırabiliriz :
Malzeme olarak doğal bağırsak, sentetik gut (naylon), polyester, hatta Kevlar ve titanium gibi malzemeler ve / veya bunların karışımlarıyla imal edilmiş kordajlar olduğu gibi hybrid (dikey teller ile yatay tellerin değişik malzemelerden yapıldığı) kordajlar da artarak kullanılmaktadır.
Doğal bağırsak tanesi 25 USD den 50 USD ye kadar fiyatlarla satılmakta olup çoğu oyuncuya gore benzeri olmayan bir his ve kontrol sağlamaktadır. Diğer tüm tellere göre çekildiği tansiyonu en uzun sure koruyan tel olup, turnuva oyuncuları için bu faktör çok önemli bir konudur. Ayrıca tüm teller tansiyon arttıkça (kontrolu arttırmak adına) güçlerinden önemli ölçüde kaybederken , doğal bağırsak da bu etki en aza indirgenmiştir. Pahalı olması ve diğer kordajlara gore çok daha çabuk kopması en büyük sorundur. String saver denilen ve kordajın birbirine sürtmesini engelleyen “boncuklar” ile kordaj ömrü 2 katına yakın arttırılabilir ancak yine de diğer kordajlara gore ömrü belirgin şekilde kısadır. Rutubet, toprak kort , spinli ve sert vuruşlar, açık kordaj yapısına sahip raketler, yüksek tansiyonlu kordaj gibi faktörlerle ömrü 3-5 saate kadar inebilir. (Sampras bir maçta 4-5 tane koparıyordu..) Yine de eğer bütçenizi rahatsız etmiyorsa en azında bir kere denemenizi öneririm..
Günümüzde sentetik gut’ların kalitesi çok artmış olup bir çok profesyonel artık bu tellere yönelmiştir. Doğal bağırsak ile farkını çoğu oyuncunun hissetmesi çok güçtür. Fiyatları doğal bağırsak kadar olmamakla beraber diğer tellerden daha yüksektir. Bağırsak telle oynama imkanı yoksa tercih edilmelidir. Rakete 150-250 USD verilirken kordajdan yılda 30-40 USD tasarruf etmenin anlamı yoktur.
Diğer malzemeleri özellikle polyester ve Kevlar içeren telleri kesinlikle tavsiye etmiyorum. Kolunuza büyük zararlar verebileceği gibi hissi neredeyse tamaman yok eden bu teller sadece çok kordaj kopartanlara tavsiye edilebilir. Ayrıca bu tellerin tansiyonunun oynamaya başlar başlamaz ciddi oranda düşmesi istediğiniz tansiyonu tutturmanıza engel olur.
Kordaj yapısı olarak multifilament olanlar tercih edilmelidir. (çok ince tellerin birbirine sarılmasıyla elde edilen yapı) Kola rahat, kontrol ve hissi en üst düzeydedir. Monofilament, özellikle spini arttırdığı iddia edilen pürtüklü yapıdaki (bazan spin teli dite satılmaktadır) tellerden beklediğinizi bulmanız uzak bir ihtimaldir.
Kalınlıklar ise gauge veya mm cinsinden verilir. Gauge da rakkam büyüdükçe tel inecelir ve 15 den 18 e kadar gider. “L” ibaresi yarımı gösterir, örneğin “15 L” tel, 15,5 olarak düşünülebilir. İnce tel spine çok daha yatkın olup daha iyi his ve güç verir. Kalın tel ise daha iyi kontrol verdiği gibi daha çok dayanır.
Özetle, üst düzey bir turnuva oyuncusu değilseniz tavsiyem 16 veya 17 sentetik gut multifilament kordaj olacaktır.
Son olarak kordajlarınızı değiştirmek için kopmasını beklememenizi, raketleri özellikle sıcak havalarda araba bagajında tutmamanızı ve sürekli aynı uzman kişiye çektirmenizi öneririm. (makineden makinaya bazen ciddi farklılıklar olduğu gibi uzman olmayan ellerden hasarlanan hatta kırılan çok raket gördüm) Her raket çektirdiğinizde özellikle yeni bir raketle oynarken çektirdiğiniz kordajın tansiyonunu (24 veya 25 kg gibi) bir yere kaydedin. Daha fazla güç istediğinizde 1 kg altını, daha fazla kontrol istediğinizde 1 kg yukarısını deneyebilirsiniz. (aynı teli kullanmanız şartıyla) Denemeler sonucu belirlediğiniz kordajdan en az 3-5 takım veya tekerlek şeklinde satın alın ve bir tanesini çantanızda bulundurun. Keza müsabaka tenisi oynuyorsanız, çantanızda aynı kordajda en az 2 raket bulundurmayı ihmal etmeyin.
Raketlerinizi hiç bir zaman üreticinin tavsiye ettiği ağırlık dışında (üstünde veya altında) çektirmeyin. Raketin kontrolu tamamen kaybolabileceği gibi raketinize ve veya kolunuza zarar verebilirsiniz.
Raketin Uyarlanması
Oyununuza en uygun raketi bulduğunuzda dahi raket üzerinde bazı değişikler yapma ihtiyacı duyabilirsiniz. Örneğin yukarıda verilen kriterlere gore ideal raketi buldunuz ancak biraz daha güçlü (topu daha fazla atan) veya mevcut sweet spottan biraz daha aşağıda bir sweet spot istiyor olabilirsiniz. Bu durumda uyarlama ile istenen “ince ayarı” sağlayabilirsiniz.
Raket uyarlanması belli seviye üzerindeki oyunculara önerilir. Vuruşları ve oyun stili henüz oturmamış oyuncular için anlam ifade etmeyecektir.
Raket üzerinde ağırlık ilavesi yapılabilecek noktalar aşağıda gösterilmiştir;
Örneğin raketinizden her şeyiyle memnunsanız ve sadece biraz daha kafa ağır olmasını tercih ediyorsanız “1” konumuna ağırlık ilavesi istediğiniz sonucu verecektir. Ağırlık ilavesi piyasada satılan kendinden yapışan kurşun bantlarla yapılır. (Bu bantların her cm sinin belirlenmiş bir ağırlığı vardır; örneğin 2 cm si 1 g gibi) Bu durumda 2 g ilave dilecekse, 2 cm lik iki bant kesilir, telin her iki tarafından raketin iç tarafına dikkatlice yapıştırılır. İç tarafın tellere değmemesine özen gösterilir. Raketiniz çok ince ise bantın bir kısmı telle raketin iç kenarı arasına sığmayabilir. Bu durumda dışa doğru kıvırarak yapıştırınız, ya da bant hala kalın geliyorsa ortadan enlemesine ikiye bölerek kullanabilirsiniz..
Raketin en zor ağırlık ilave edilecek kısmı “6” konumudur. Bu durumda raketin dip kapağını sökmek gerekir. Buraya konulacak ağırlıklar için balıkçıların oltalar için kullandığı kurşun ağırlıklardan edinmek, bir pamuğa iyice sararak raket sapı içindeki boşlukta oynamayacak şekilde yerleştirmek ve tekrar kapağı kapatmak gerekir. Unutulmaması gereken, bazı model raketlerde buna imkan olmadığıdır. (raket sapının içi dolu olabilir) Bu durumda veya raketinize zarar vermekten çekiniyorsanız aynı etkiyi “5” konumuna kurşun bant sararak elde edebilirsiniz. Ancak raketin denge noktasına yakın olduğu için, aynı denge değişimini sağlamak için “6” konumuna gore biraz daha fazla ağırlık ilavesi gerekecektir.
Yapılabilecek değişikler ve elde edilecek sonuçlar aşağıdaki tabloda detaylı olarak verilmiştir.
Böyle bir işe girişirken şu temel kuralları daima aklınızda tutunuz :
İyi bir tenis ayakkabısı, oyun içinde sertlik hızına göre durma ve harekete geçmede, kısa sprint ve yanal hareketlerde rahat etmenizi sağlar. Oyun oynama stiliniz, üzerinde oyun oynadığınız kortun özelliği, ayak tipiniz uygun ayakkabı seçiminde yönlendirici olacaktır.
Tenis, özellikle taban ve parmak bölgesinde, çıkıntıları olan ayakkabılarla yapılan bir spordur. Tabii ki ayakkabımızın dayanıklı olmasını istiyoruz ama dayanıklılığın artması demek, ağırlığın da artması anlamına gelir. Rahat hareket edebilmek için de ayakkabımızın hafif olmasını isteriz fakat hafif ayakkabı her zaman için doğru ayakkabı demek değildir. Kaliteli malzemeden yapılan, en hafif ayakkabıyı seçmeniz önerilir.Ayakkabını dayanıklılığını etkileyen faktörler; oyun stili ve kort tipidir.
Müşterilerimize değer veriyoruz. Mesai saatleri içinde bizi dilediğiniz zaman ziyaret edebilirsiniz.
30 Ağustos Mh., Şht. Harun Kahya Sk, 43100 Kütahya Merkez/Kütahya
Bugün | Kapalı |
Stonehenge, Londra'nın batısında taş sütunlarıyla ünlenmiş bir yerdir. Yılda yaklaşık iki milyon turist tarafından ziyaret ediliyor. Girerken 20 £ a bilet alıyorsunuz.( bizim paramızla yaklaşık 225 ₺ ) Yani kabaca yılda 450 Milyar ₺ turizm girdisine sahip. Peki insanların ilgisini çeken bu yerde ne var diye sorarsanız:sadece megalit (taş) sütunlar..
Aizanoi adını duydunuz mu peki? (sıkılmayın bu soruyu sorduğumuz pek çok kişi de bilemediler).Aizanoi,Stonhenge’in çağdaşı. Yani yaklaşık aynı dö
Telif Hakkı © 2024 Kütahya Tenis İhtisas Kulübü - Tüm Hakları Saklıdır.
by tenischi@Cüneyt KÖŞE